Andante, Türkiye’nin Müzik Kültürü Dergisi sloganı ve buna uygun olarak yenilenen içeriğiyle yoluna emin adımlarla devam ediyor. Günümüzün hem ulusal hem de global planda iyice çetrefilleşen ekonomik, siyasal ve toplumsal ortamında hem de. Dergi piyasasının günden güne daraldığı, büyük dergi gruplarının bu piyasadan çıkmak için gün saydığı, ‘basılı dergi’ konseptinin tarih olmaya doğru doludizgin gittiği bir ortamda hem de... Evet, güzel umutlarla girmek istediğimiz bir yeni sanat sezonunun daha hemen başında pek iç karartıcı bir editör yazısı girişi oldu bu, farkındayım. Ne var ki, acıtan gerçekler, biz bağımsız sanat yayıncılarının tepesindeki Demokles’in kılıcını iyiden iyiye bileyliyor. Andante olarak yayın faaliyetimizi alışılan standartlarda sürdürebilmemiz için yanımızda yer almayı isteyecek tüm destekçilere kapımız sonuna kadar açık. Bu amaçla destekçi arayışlarımız devam ediyor. Türkiye’nin yaşamını 14 yıldır kesintisiz biçimde sürdüren, yılda 12 sayı olarak düzenli yayımlanan, uluslararası alanda tanınıp saygı duyulan, referans gösterilen ‘tek’ müzik kültürü dergisinin yanında yer almak, onun yayımına katkı sağlamak, kültür-sanat destekçilerimizin ilgi alanına girmesi gereken, nihayetinde onlara da prestij sağlayacak bir tasarruftur diye düşünüyoruz. Hemen her sayıdaki Editör köşesinden Andante’nin yayımını sürdürebilmesi için sanatseverlerin desteğini istemem bazı okurlarımıza fazla gelebilir belki ama derginin kurumsal yönetimi olarak sesimizi duyurabileceğimiz en önemli iletişim kanalının bu köşe olduğunu unutmayalım lütfen. İçerik olarak sizlere yine zengin bir sayı hazırladık diye düşünüyorum. Klasik müziğin bu topraklardaki tarihiyle ve Türklerle ilgili geçmiş yüzyıllarda yazılmış eserlerle yakından ilgilenen okurlarımız bu sayıdaki Emre Aracı ve Rana Gediz İren imzalı yazılara mutlaka göz atmalılar. Klasik Türk Müziği alanındaki engin bilgi birikimi ve deneyimlerini Haziran sayımızdan beri okurlarımızla paylaşan İncila Bertuğ ve Fikret Karakaya bu sayıda Türk müziğinin abidevi isimleri Bekir Sıtkı Sezgin ve Mesut Cemil üzerine son derece değerli biyografik bilgiler aktardılar. Bu iki isim kadar ‘abidevi’ hale gelmemiş belki ama keman sanatçımız Seyfeddin Asal’ı okurlarımız Serhan Yedig’in dergimizde yayımlanan ilk yazısı sayesinde artık iyi tanıyorlar. Tarihten Yapraklar köşesinde geniş çevreler tarafından maalesef unutulmuş bu değerimize iki ayrı yazı ayıran Yedig, Asal’ın Viyana’daki yıllarıyla ilgili merakla beklediğinize inandığım ayrıntıları ikinci yazısında okurlarıyla paylaşıyor. Bu sayımızda sadece geçmişe yolculuk etmeyip her zaman olduğu gibi bugünü ve geleceği de anlattık, tanıttık. Kapak dosyamızdan başlayalım. Özge Denizci, günümüzün önde gelen gitaristlerine bugünün ve geleceğin en iyi olmaya aday gitaristlerini sordu ve karşılığında doyurucu cevaplar aldı. İsimleri verilen gençlerin bir kısmı rüştlerini çoktan ispatlamış isimler ki örneğin aralarında Donizetti ödülü almış klasik gitarist Tolgahan Çoğulu da var, Flamenko alanındaki çalışmalarıyla tanınan Doruk Okuyucu da. Şefik Kahramankaptan’ın yazısını okuduğunuzda sizin de aklınıza NASA’nın yıllar önce uzay boşluğuna yolladığı, dünya dışı varlıklara insanoğlunu tanıtması amaçlanan ve içinde ölümsüz müzik eserlerinin kayıtlarını da barındıran Voyager Altın Plağı gelecektir eminim. Genç bestecimiz Erberk Eryılmaz’ın Ay temalı bestesi ise, bir altın plak üzerinde uzay boşluğuna değil bir kapsül içinde Ay’a yollanacak. Genç bestecilerimizin işlerine ve astronomiye meraklı okurlarımıza sanırım daha da ilginç gelecektir Kahramankaptan’ın yazısı. Andante’nin Ekim sayısındaki diğer yazıların keşfedilmesini de siz okurlarımıza bırakalım. İyi okumalar dilerim!..
TÜM ESKİ SAYILARI GÖSTER
