SÖYLEŞİ

Kendi Özünün İçinden Işıyan Bir Sanatçı: Burak Özdemir

25.10.2022


Paylaş:

Mimetik cihetten “fail” olduğunu bilen ve adeta “fail olmadan fail” olmak suretiyle sanatını bizzat tam bir şuurla icra eden; duyulmayan'ı duyulan'da duyulmadan duyurabilen Burak Özdemir, her yeni projesinde adeta yeniden doğuyor. Sanatçı, Berlin merkezli grubu Musica Sequenza ile geçtiğimiz ay yayımladığı onikinci albümü Sampling Baroque / Bach'ın tanıtım konseri için 5 Kasım 2022'de İstanbul'a geliyor.  

Çok formatlı bir proje olarak geliştirdiğin, Dante Alighieri’nin 700. ölüm yıldönümüne ithaf ettiğin Inferno ile 20 Ekim 2022 akşamı Berlin Filarmoni sahnesinde de bir konser verdiniz, Inferno'dan biraz bahseder misin?

Inferno, Dante Alighieri'den ilham alan, İtalyan Rönesansı ve erken Barok müzik eserlerinden oluşturulmuş bir konser programıdır. Programda Claudio Monteverdi, Francesco Cavalli, Girolamo Frescobaldi, Carlo Gesualdo'nun yanı sıra daha az bilinen Marco da Gagliano, Stefano Landi, Sigismondo d'India, Andrea Falconieri ve Benedetto Ferrari'nin muhteşem eserleri yer alıyor. İlk albümümüz Vivaldi: The New Four Seasons'ın ardından yine tamamen İtalyan kültürüne dayananan bir eser sunmak istedim; Inferno. Dante'nin Floransa'da ölüme mahkûm edilmesinin ardından yaşamı ve siyasi mücadeleleri beni derinden etkiliyor. Yapıtları, 21. yüzyıl dünyamızınkilerle karşılaştırılabilecek 14. yüzyılın siyasi ve dini meseleleri hakkında önemli sorular ortaya koyuyor. Dante, günümüze bıraktığı yapıtları sayesinde kendisi ile dünyanın dört bir yanındaki günümüz çağdaş sanatçıları arasında bir bağ kuruyor. Dante'nin şehri Floransa'yı her ziyaret ettiğimde müthiş ilham alıyorum. Bu proje ile bu büyülü Dante şehri ve kültürü hakkındaki kişisel duygu ve düşüncelerimi yansıtan bir atmosfer oluşturmaya çalıştım. Küratörlüğünü üstlendiğim Inferno, İtalyan Rönesansı ve erken Barok dönemine ait enstrümantal ve vokal eserlerin bir karışımı. Soprano, barok fagot, yaylı çalgılar, klavsen, org, perküsyon ve yaylı çalgılardan oluşan orkestram Musica Sequenza, 17. yüzyılın dönem enstrümanlarıyla çalıyor. Bu müzikte duyduğumuz ruh ve şehvet yaşlanmadan kalplerimize dokunuyor. Doğamızın vahşi, ham ve zamansız bir olgusunu içeriyor.  




İngiltere’deki Jersey adası sanat müzesi (Art House Jersey) için yazmış olduğun yeni eser Vertigo hem bir sergi eseri olarak hem de yeni albüm olarak gündemde, neler oluyor Vertigo cephesinde..  
Vertigo genellikle denge kaybı veya mekansal oryantasyon bozukluğu olarak anlaşılır. Dönmüyorken dönüyormuş gibi hissedebileceğiniz veya çevreniz hareketsizken hareket halindeymiş gibi hissedebileceğiniz hissidir. Bu duyguyu yeni kompozisyonum Vertigo’ya entegre etmeye çalıştım. Her notanın bir rengi vardır ve kombinasyonlar, Vertigo'yu dinlerken bizi harekete geçiren duyusal bir palet oluşturur. Vertigo'nun sanatsal dili, düzensiz döngülerde ortaya çıkan hipnotize edici ve geometrik figürlerle dolu. Onları gündelik hayatın rastgele akımları olarak düşünmeyi seviyorum. Rastgelelik, doğada sıklıkla tanık olunan bir güzellik şeklidir. Uzay eklektik bir kolajdır. Hayat beklenmedik, tesadüfi olaylarla dolu bir kutudur. Vertigo'nun müziğini Monteverdi ile yüzyıllar arası bir iş birliğiyle oluşturdum. Claudio Monteverdi, form ve melodinin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Rönesans ve Barok dönemleri arasında köprü kuran, İtalyan müziğini duyulmamış bir şeye, gelecek yüzyıllarda çalışılacak ve hayran olunacak bir şahesere dönüştüren sanatçı olarak görülmelidir. Bestelerinde var olan üsluplar adeta yepyenilerine dönüşüyor, müzikal diller eriyip yeniden oluşuyor. Bu yeni görsel-işitsel sanat eserinin çekirdeğini oluşturmak için Monteverdi’nin hayal edilemeyecek kadar güzel üç vokal parçasını referans ve ilham kaynağı olarak aldım. Daha sonra Monteverdi'nin 17. yüzyıl müziğini çağdaş müziğimle ilişkilendirmek için üç yeni eser besteledim.  

Bu müziği ve kaydetmek için kullandığımız teknoloji, mekanın sürekli değişim içinde olduğu ve seyircinin zeminin sistematik olmayan bir şekilde döndürülüp kaldırıldığını deneyimlediği Vertigo için farklı bir ton oluşturmamızı sağladı. Vertigo’da, müziğin hem ileri hem de geriye doğru hareket ettiği esnek, akışkan bir zamanla karşı karşıyayız. Her müzik öğesinin konumlandırılmasının birbiriyle yan yana çalışması amaçlanmıştır. Bu, yapılandırılmış koreografiler gibi dengeli bir kaos yaratıyor. Bu yaklaşımla, belki de en soyut sanat biçimlerinden biri olan müzik, duyularımızı en alışılmadık şekillerde değiştiriyor. Vertigo’nun dünyasına girerken zaman hissini ve matematik kurallarını kesinlikle geride bırakmaya hazır olunmalıdır. Temel, duyusal yönelimlerimize müdahale eden böylesine esrarengiz ve kafa karıştırıcı bir eser sunmamın tüm amacı, bizi dinlerken rahatımızdan çıkarmaktır. Zamanı geldiğinde, ruhsal niteliklerimize rağmen, ne kadar makinemsi hareket edebildiğimizin farkına bile varmadan, aşırı otokontrollü davranışlarla günlük hayatımızı sürdürüyoruz. Biz 21. yüzyıl insanı için zaman kavramını yitirebilmek sadece canlandırıcı değil, aynı zamanda çok önemli. Hayatın özüne ilişkin bir tasavvuf.  




Peki, Haziran 2022’de Halle’deki Händel Festivali’nde dünya prömiyerini yaptığınız Händel Morphine?  
Händel'i temel alan Sampling Baroque (Händel Festspiele Halle) ve Still Semele (Kölner Philharmonie) yapımlarımızın ardından Händel Morphine ile tamamen Georg Friedrich Händel'in operalarından yola çıkan yeni bir eser geliştirdik. Händel'in aryaları, Avrupa müzik kültürünün en zamansız şarkıları olarak kabul edilir. Üç yüzyıl sonra, bu şarkılar hala ruhlarımızla konuşuyor ve en ufak bir yaşlanma belirtisi olmadan en derin duygularımızı harekete geçiriyor. Händel'in on iki nazik aryasının zarif bir seçkisi olan Händel Morphine, soprano, solo fagot ve barok topluluğu için yaratıldı. Barok dönemde telif hakkı politikası olmadığı için pasticcio, 18. yüzyılda yaygın bir uygulamaydı. Besteciler, yeni bir opera için mevcut müzik parçalarını kullandılar veya daha yeni bir içerik oluşturmak için bu eserleri tekrar tekrar bir araya getirdiler. Händel birkaç pasticcio yarattı. Händel'in ölümünden sonra derlemeler olumsuz olarak değerlendirilirken, bugün yine çok takdir edilmektedir. Händel Morphine projesi için benzersiz bir pasticcio oluşturduğumuzu düşünüyorum: ve şarkıları kesintisiz bir çalma listesi olarak birbirine bağlamak için özgün ara parçalar oluşturduk. Bu sanatsal karışımdaki atmosfer, dengede, hafif ve ruhani bir ağırlıksız hali yaratıyor. Bu projede, insan kulağının işitsel sınırlarını, hayal kurmanın kırılganlığının ve güzelliğinin son derece konsantre bir dinleme yoluyla tanık olunabileceği, ve ütopik fantezi manzaralarına ulaşıp ulaşamayacağımızı araştırıyoruz.  

Salgın bir anda dünyanın dönüşünü durdurdu. Biz sanatçılar farklı yönlerde ilerlemek zorunda kaldık. İnsanlık ciddi bir sınavdan geçiyor. Müzik her zaman rehberimiz oldu, karanlık tünellerde bize ışık tuttu. Händel Morphine benim için sancılı bir doğumdu. Böyle belirsiz zamanlarda albüm yayınlamak konusunda ciddi tereddütlerim vardı. Ama bu albümün bana ne kadar iyi geldiğini tepeden tırnağa dinlediğimde anladım. İşte bu yüzden dünyayla paylaşmak için daha fazla beklememeye karar verdik. Bu müziğin dünyanın her yerindeki dinleyicileri, özellikle de bu zorlu zamanlarda rahatlatmasını arzu ediyoruz. Händel, özellikle daha büyük üretimler yapmaktan korktuklarında, günümüzün sanatçıları tarafından örnek olarak alınmalıdır. Händel kendi operaları üzerinde son derece sıkı çalıştı. Risk aldı, kazandığı zamanlar da oldu, kaybettiği zamanlar da. Ancak İtalyan vokal müziğinin bir dünya kültürü haline gelmesi gerektiği vizyonunu her zaman takip etti. Händel Morphine, besteciyi merkezine alan üçüncü büyük projemiz. Her üç proje de Händel'in opera eserlerine dayanıyor. Bunun arkasında iki kesin sebep var: renk ve drama. Şahsen Händel'in duyulmamış renkler yarattığı enstrümantal sesleri, bir arada kullanma biçiminin büyük bir hayranıyım. Händel’in benim seslerimi yaratmak için bugün kullandığım dijital teknolojiye erişimi yoktu ama kesinlikle orkestrasının sınırlarını zorladı. Genel olarak müzikal karakterler yaratmak asla kolay değildir. Seyircinin genel anlatımı sahnede takip etmesine yardımcı olmak için her bir karakter için seçkin bir tona ihtiyacınız var. Händel'in her operası, bu sanat eserleri arasında böyle bir ayrım getirmesine izin veren benzersiz yazma teknikleri ve stilleri içeriyor. Bu, yalnızca dramatik etkilerin güçlü olmasına değil, aynı zamanda karakterlerin daha belirgin ve canlı olmasına yardımcı oluyor. Yeni etkiler ararken hep onun ayak izlerini takip ettim. Bir Händel şef partisinin sayfalarını çevirdiğinizde her zaman keşfedilecek yeni ve ilham verici bir şeyler bulursunuz. Händel Morphine, bakir, şeffaf ve nihayetinde bizleri saran, çevreleyen yönleriyle biz dinleyicileri görünmez ve evrensel bir varoluş adasında birleştiriyor.  



Elbette Barok müziğin tarihi icra tekniklerinde olan uzmanlığından, ancak konturpuan'ın güçlü denklemine elektronik sesleri nasıl bu kadar ustaca yerleştiriyorsun? Kelimelerle ifade etmek istersem; estetik açıdan mükemmel bir mermer heykel, fakat heykel şeffaflaşmış, ekstra boyutlar kazanmış ve partiküllerindeki fotonlar yanıp sönüyor, ancak damarlarında hala Barok bir kan dolaşımı var..  
Müzik, farkında olmadan hafızalarımızda zaten var. Hiç farkında olmadığımız garip çağrışımların tetiklediği beklenmedik bir şekilde yeniden ortaya çıkabiliyor. Daha çok çocukluk ve ergenlik dönemimizde oluşan ve yeni deneyimlerle değişen anıları imgelere, izlenimlere, kalıcı bir yenilenmeyle bağlıyız. Bir noktada unutulmuş bir anı, bir görüntü, bir ses veya kaydettiğimiz bir cümle her proje sürecinde yeniden ortaya çıkıyor: bizi belirli bir yola yönlendiren bir gösterge. Son yıllarda müzik türleri arasındaki sınırlar giderek görünmez hale geldi. Gittikçe daha fazla sanatçı, erken müzik, barok ve caz, klasik müzik ve pop, doğaçlama ve rock'ı veya hepsini büyük vizyonları ve virtüoziteleriyle tek bir potada karıştırıyor. Sampling Baroque projemizde türlerin ve tarzların diyaloğuna yer vererek, ideolojiden bağımsız, meraklı, cesur, ses odaklı ve kendi müzikal kökeninin ötesinde yeni bir müzik türü geliştirmeyi hedefledik. Barok'un çağdaş seslerle buluştuğu, 18. yüzyılın tarihi enstrümanlarının synthesizer'ların ve dijital ses unsurların yanında yankılanarak, müzikal keşiflerin gerçekleştiği ve bilinmeyenin Elektro-Barok'un keşfedilmemiş dünyasına bir anahtar olabilmesini sorguluyoruz.  

Yakında İstanbul Borusan Müzik Evi'ne geleceksiniz. Eylül 2022'de doğan Sampling Baroque Bach albümünden biraz söz eder misin?  
Grubum Musica Sequenza, yıllardır barok bestecilerin güçlü aryalarını yeni müzik teknolojileri, metotları ve 21. yüzyılın kentsel sesleriyle bir araya getiriyor. Barok müziğin kontrapuntal melodileri, gücüdür. Anında akılda kalıcı, bu zamansız işler, kendi duygularını kusursuzca ifade ediyorlar. Ben çocukluğumdan beri ses dünyasını keşfediyorum. Sesleri toplar, birleştirir, tanınmaz hale getirir ve en uç noktalarına götürerek değişebilirliklerini test ederim. Elektronik müziğin kelimenin tam anlamıyla sınırsız olanaklarının farkında olduğum gibi, barok enstrümanlar üzerinde tarihi icra teknikleri konusunda da uzmanım. İnsan duyguları – aşk, acı, sevinç – günümüzde 17. yüzyıldaki gibidir. Duygular aynıdır. Sampling Baroque’un çıkış noktası budur. Ölümsüz duyguların yüzyıllar içerisinde şekil değiştirmesine tanıklık ederken, gücünü hiç kaybetmemelerini fark ederiz.  

Proje, bir oda müziği resitali olarak elektronik müziği denkleme katıyor. Her aryanın kendi ses dünyası vardır. Üst düzey elektronik sesler, anıtsal barok eserlerin duygulu aryalarıyla yüz yüze getirilir. Johann Sebastian her zaman yanımızda olmaya devam edecek. Silent Cantata ve Atlas Passion’dan sonra, 5 Kasım 2022 akşamı, Borusan Müzik evinde Bach’ı bir kez daha kutluyor olacağız.     

 

BENZER HABERLER


    Akçaağaç Sok. Görhan Apt. No: 1/1A Acıbadem Üsküdar / İSTANBUL | T: 0532 343 9328 | F: 0216 326 39 20