13.04.2023
Uzun bir süredir müzik disiplininde metot ve teknik kitaplardan ziyade; öykü, deneme ve kurgu anlatılarıyla yazılmış eserleri bulup okumaya ve tanıtmaya çalışıyorum. Bu alanda yaptığım tüm çalışmalara da “müzik okumaları” adını verdim. Müzik okumaları bağlamında, hem ülkemizde hem de dünyada kurgu veya farklı anlatımlı fazla sayıda eser maalesef bulunmuyor. Bu sebepten, az sonra bahsedeceğim Müzik İstanbul gibi kitaplar, müziği okumak açısından bu alanda heyecan uyandırıyor diyebilirim. Müzik okumalarının ne olup ne olmadığına dair bir şeyler okumayı arzu ederseniz, konuyu detaylarıyla kaleme aldığım Andante dergisinin 130. sayısında bu içeriğe erişebilirsiniz.
Yakın zaman önce müzisyen arkadaşım Hakan Dedeler ile sohbetimiz esnasında, hazırlamış olduğu Müzik İstanbul kitabından haberim oldu. Dedeler, Ekim 2022’de yayımlanan kitabın dijital versiyonunun internet sitesinde herkese açık ve indirilebilir olduğunu, koleksiyon baskısının da yakında okuyucu ve araştırmacılara ulaşacağını belirtti.
Müzik İstanbul isimli bu eserin yazılmasındaki en önemli sebeplerden biri, İstanbul’un tarih açısından her anlamda olduğu gibi müzik kültüründe de binlerce yıllık geçmiş ve birikime sahip olmasından kaynaklanıyor. Her kesişmede farklılaşan, evrilen ve çoğalan kültür, günümüze kadar süregelen müzikte; melodi, çalgı yapısı, uyum, ahenk, armoni ve duyum açısından iç içe geçmiş tarihi katmanları barındırıyor. Bu sanatsal yapı kendisiyle birlikte, şehir kültürü, kıyafet, edebiyat, şehir mimarisi, inanç kültürü, dans etkinlikleri ve yayımcılık gibi türlü toplumsal olguyu da değiştirip dönüştürerek etkiliyor. Kitapta tabii ki müzik adına geniş bir tarih şeridi önümüze koyulmuş, rekreasyonel anlamda alttan gelişen ve toplumu dönüştüren faktörlerin de görmezden gelinemeyeceği her makalede bir şekilde vurgulanmış.
Kitapta ayrıca bestekârların ve güftekârların eserlerini, müzik tarihimize yön veren enstrümanları alanında uzman akademisyen, müzisyen ve yazarlarla birlikte incelendiğini görüyoruz. Müzik İstanbul; Tarih, Teori ve Eğitim, Bestekârlar ve Güftekârlar, Sazlar ve Sazendeler, Halk Müziği, Dini ve Tasavvufi Müzik, Avrupa Müziği ve Popüler Müzik olmak üzere sekiz bölüm ve toplam 35 makaleden oluşuyor. 996 sayfa sayısıyla, müziğin tarih içerisinde serüvenine ışık tutan Müzik İstanbul'un önemli bir kaynak kitap olduğunu söyleyebiliriz.
Yazar/akademisyen ve makale başlıkları üzerinden genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, kitapta fasıl müziğinden çok kültürlülüğe, metropol müziğinden Dede Efendi’ye, kadın bestecilerden Avrupalı kemancılara, semai kahvelerinden Naum Tiyatrosu’na kadar uzanan geniş ölçekte bir şehir kültürü yer alıyor. Şehir kültürünün olmazsa olmazı kültür sanat kodlarının en derinlemesine incelendiği makalelerde, akademisyenlerin kütüphanelerini de bir nevi ziyaret etmiş oluyoruz.
Emre Aracı’nın İstanbul’daki Naum Tiyatrosu'nun önemini, tarihini ve etrafında gelişen opera kültürünü kaleme aldığı makalesi, Elif Damla Yavuz’un İstanbul’un tarih boyunca sanat ve kültürün önemli bir merkezi olduğunu anlatan, müzik eğitiminin şehirdeki önemi üzerine odaklanan ve ayrıca İstanbul’daki müzik okulları, konservatuvarlar gibi öğrencilere çeşitli müzik eğitimi seçeneklerini belirten makalesi ile Popüler Müzik başlığı altında; İstanbul’un Tangoları Tangoların İstanbul’u, İstanbul Kantosu, Yeni Çıkan Şarkılar, Tatavla ve Havaları, Kâğıthane Şarkıları, Türkiye’de Caz Tarihi İstanbul’la Başlar isimli anlatı ve makaleler merak uyandırıcı olduğu kadar arşivlik kazanımlar olmuş.
Tüm yayınlarını yakından takip ettiğim, Prof. Dr. Okan Murat Öztürk, Prof. Dr. Cem Behar, Prof. Dr. Cihat Aşkın, Dr. Süleyman Şenel hocalarımızın makaleleri de dikkat çeken başlıklar arasında yer alıyor.
Kitapta yer alan fotoğraflar, illüstrasyonlar ve arşivlik belgeler ise makalelere güzel bir zenginlik kazandırmış. Hamparsum nota çizimlerinden, Meragi’nin oktav dizilişlerine kadar birçok görsel kitaba eklenmiş ve ifadeyi daha güçlü kılmış. Bu görsellerin yanında anlatılarda bahsi geçen şarkı ve eserlerin QR koduyla desteklenmiş olması da teknolojik anlamda güzel ve hızlı bir geçiş sağlamış.
Belki de kendi türündeki tek örnek diyebileceğimiz Müzik İstanbul, melodik, coğrafik, siyasi, köy, şehir, saray, din, felsefe ve inanç kültürü ayrımına gitmeden; Mevlevi müziğinden, Pisagor denklemine, ezandan Tatavla’ya, şehir caz müziğinden semai kahvehanelerine kadar bütünleyici tutumu, tarihsel akış içinde oturaklı anlatımıyla övgüyü hak ediyor.
Bir müzik eğitimcisi olarak, kitapta emeği geçen tüm yazan ve çizenlere teşekkürü bir borç bilirim.
Kitabın PDF versiyonuna linkten ulaşabilirsiniz.
Özgür Atmaca