SÖYLEŞİ

Beril Can ve Toros Can ile Stüdyo Çıkışında Bir Buluşma

26.04.2023


Paylaş:

Diapason d’Or, Diapason-5, Le Monde de la Musique-CHOC, Telerama-ffff, Repertoire-9, Repertoire-10, Observateur-3, Piano le Magazine-Coup de Coeur ve Classica-5 ödüllü albümleri, sıradışı repertuvarı, ulusal ve uluslararası sahnelerdeki nefes kesen konserleriyle bilinen dünyaca ünlü piyanist Toros Can; uzun bir aradan sonra 16 yaşındaki kızı Beril Can ile birlikte yeni bir albüm kaydı için stüdyoya girdi. Henüz kaydın tatlı yorgunluğunu yaşayan Toros Can ve Beril Can ile sıcağı sıcağına bir söyleşi yaptık.

 

Sevgili Toros; kaydın hemen sonrasında, oldukça yoğun bir döneminizde, okuyucularımıza önden bir bilgi verebilmek istedik ve bu söyleşi teklifimizi kabul ettiğiniz için öncelikle teşekkür ederiz. Albüm yayımlandığında, dinledikten sonra, daha detaylı sorularımızla tekrar bir söyleşi yapma isteğimizin olacağını düşünüyorum. Ancak öncesinde bu önemli projenin doğuş aşamasını biraz anlatabilir misiniz? Bela Bartok'un altı kitap dahilinde 153 eserden oluşan Mikrokosmos'unu kayda alma fikrine nasıl karar verdiniz?

Toros Can: Sevgili Ahu, çok teşekkür ederim ilgine. Andante okurlarına böyle bir projeyi anlatmak bizim için çok değerli. Bu eserler esasında piyano repertuvarının mihenk taşlarından ve piyano eğitimi veya bestecilik eğitimi alan öğrenciler hatta Bartók'un yazı stilini anlamak isteyenler için sıkça başvurulan bir kaynak. Aslında Mikrokosmos ile ilk doğru düzgün tanışmamız benim Paris Cite de la Musique'de verdiğim resitale rastlıyor. Benden bu eserlerden büyük bir seçkinin çalınması istenmişti. Galiba bir 15 yıl kadar önceydi... Verdiğim piyano eğitimi süresince de bu eserleri daha detaylı inceleme fırsatı buldum. Bir çok piyanist gibi ben de Macar bestecilerine uzak değilim, lakin benim başka bir yakınlığım var, öyle hissediyorum. Bu yakınlığın bir adımı, ilk CD kaydımın Macar bir besteci olan György Ligeti'nin etütlerini içermesi. Ama asıl Macar bağlantısı ise eğitimimde Macar hocaların olması. Yale Üniversitesi'nde Peter Frankl ile çalıştım ve bestecinin arkadaşı olan tanınmış piyanist György Sandor'un yaz kurslarına bir kaç kez katıldım. Bu hocalarla Bartók'un müzik anlayışını, stil özelliklerini kendilerinden bire bir öğrendim. Bu eserleri ilk kaydetme fikri ise pandemi öncesinde oluştu ve pandemi süresinde bunun detaylarıyla, planlamasıyla uğraştım. Bazı eserlerin iki piyano için çalınması, bazılarını ise şarkı söylemek gerekiyordu. Dinlediğim kayıtlarda bu şarkıların profesyonel bir şekilde, şarkıcıların söylediğini gördüm ve bunu yadırgadım. Bartók, bu altı kitabın ilk üçünü oğlu için yazdığı için şarkıların buna uygun bir şekilde söylenmesi gerektiğini inanıyorum; yani amatör, sade, saf bir çocuk/genç bir sesle. Bu yüzden hem iki piyanolarda, hem şarkılarda hem de ilk iki kitabın icrası için teklifimi kızım Beril'e götürdüm, fikrini sordum. “Gel” dedim, “beraber, baba-kız bir albüm kaydedelim, var mısın?” Çok sevindi, hem sevinmesi hem de kabul etmesi de beni sevindirdi. Sonuç olarak birlikte sevindik! Beril, eğitimini Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda sürdürüyor. Hem eski öğretmeni Lilian Tonella Tüzün, hem de yeni öğretmeni Gökhan Aybulus bu konuda Beril'e yardımcı oldular, destek verdiler. Bartók bu topraklar için çok değerli bir isim. Saygun ile kağnı üstünde çekilmiş fotoğrafları var müzikoloji araştırmalarını birlikte sürdürürken. Hindemith ile birlikte bu iki kayıt, bu iki besteciye Türkiye'deki müzik dünyası için verdikleri emeklere teşekkür anlamı da taşıyor. Böylece hem bestecinin çocuğuyla kurduğu bağlantıyı bir şekilde kızımla bu projede yansıtmış olduk, hem de besteciye bir teşekkür mahiyetinde bir kayıt gerçekleştirdik. Ayrıca daha önceden kaydettiğim Crumb'ın Makrokosmos eserini, Bartók Mikrokosmos ile örtüştürdük belki de... Bir de, bu eserlerin tamamının daha önce bir Türk piyanist tarafından kaydedildiğini duymadım. Bu açığı da kapatmış olduk diye düşünüyorum.

 

Sevgili Beril, baban bu teklifi sana yönelttiğinde öncelikle neler düşündün? İlk hislerin neler oldu ve kayda hazırlık sürecinden biraz bahseder misiniz rica etsem..

Beril Can: Piyano kariyerime güzel bir başlangıç olarak düşündüm. Bu fikri ilk duyduğumda “gerçekten de yapabilir miyim?” diye de düşündüm. Annemin ve babamın piyanist olması güveniyle “evet” dedim sanırım. Hazırlık sürecinde en zor olan kısım, doğru bir dönem yorumuyla çalmaktı, bu konuda babamdan yardım aldım. Babamın dediği gibi Lilian ve Gökhan hocalarımın da desteğiyle elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım.



Kayıtta yer alacak olan 153 eseri hanginizin çalacağına nasıl karar verdiniz? Paylaşımları hangi kriterlere göre tayin ettiniz?

Toros Can: Dediğim gibi, Bartók ilk üç kitabı oğlu Peter'a yazmış. Ben biraz daha fazla yük alarak ilk iki kitabı Beril'e bıraktım, diğer dördü bana kaldı. Beril şarkı söylemeyi de seviyor, YouTube kanalına söylediği şarkıları yüklüyor bazen, sesini biliyordum. Bu şarkılar için daha güzel bir kişi bulamazdım. Şarkılarda daha fazla kişiye ulaşabilmek ve daha anlaşılır olabilmek için İngilizce sözleri tercih ettik. İki piyanoları ise şöyle belirledik, ilk iki kitaptaki birinci piyanoları Beril, diğerlerinde ise ben çaldım.

 

Lila Müzik ile görüşmeler ve stüdyo seçimi konularına dair neler söylemek istersiniz?

Toros Can: Türkiye'deki ilk kaydım olacaktı. Bildiğin gibi bunlardan önce, dört tane Fransa'da kaydetmiştim. Burada prosedür nasıl işliyor bilmiyordum. Stüdyoyu ayarlayıp, kaydedip bunu sosyal mecrada paylaşmak da önemli tabi ama ben bir yapım şirketiyle bu işin daha kalıcı ve daha saygın olacağını düşündüm. Şartlar zamanla olgunlaştıktan sonra, bir yapım şirketi aramaya başladım. Türkiye'deki CD'lere baktığımda gözüme en çok çarpan ve kataloğunu en beğendiklerimden biri Lila Müzik oldu. Dilek İçinsel ile daha önce Martı Konserleri ile ilgili olarak telefonda görüşmüştük. Kendisine bu projeden bahsedince o da çok heyecanlandı. İşin aslı, başta bu kaydı bir salonda yapmayı düşündük. Ben kendimi konser piyanisti olarak görüyorum hep, stüdyo ortamı bana biraz daha uzak. Diğer CD'lerimi de zaten salonda kaydettim. Ancak kaydedilecek materyal uzun olduğu için salon yerine stüdyo daha doğru geldi bize. Bir yandan da bu müzik sanatsal olduğu kadar pedagojik de olduğundan stüdyo kaydı daha mantıklı geldi ve bu yüzden MİAM'ı seçtik.
 


Peki, stüdyoda kaydı kaç günde tamamladınız? Biraz stüdyo ortamı hakkında da bilgi verebilir misiniz? Sizin haricinizde kayıt esnasında kimler vardı?

Beril Can: Kayıdımızı dört günde tamamladık. Stüdyo deneyimim olmadığı için öncesinde heyecanlı ve endişeli bir duygu içerisindeydim. Kayda giderken yolda babamın “Beril, hayatımız boyunca unutamayacağımız bir maceraya çıkıyoruz seninle biraz sonra” dediği an benim için çok özeldi. O gün MİAM'a geldiğimizde tahminimden çok daha samimi ve sakin bir ortam olduğunu fark ettim ve böylece hemen adapte oldum. Babamla birbirimizi dinleyerek ilerledik, birbirimizi eleştirerek, üçüncü bir kulak olarak yol aldık ve fikirlerimizi kattık. Günde 12'şer saat kayıt yaptık, çok yorulduk ama bu dört günün her bir dakikası benim için büyük bir mutluluktu. Asla unutamayacağım bir deneyimdi!

 

Toros Can: Ses teknisyenimiz Oğuz Öz ile projemiz vesilesiyle tanıştık, çok iyi anlaştık ve birbirimizi çok iyi anladık. Dilek İçinsel zaten hep yanımızdaydı, sağ olsun. Konservatuvar yıllarından tanıdığım akordör, sevgili Levent Conker ağabeyim de tüm kayıt boyunca bizimle birlikteydi. Ayrıca kontrol odasına gelen giden ve bizi destekleyenler arasında; Ayça Ünlü, Seray Kalelioğlu ve Feyzi Erçin de vardı. Yakın arkadaşım Ece Gülensoy ve Atılay Küçükoğlu, Oğuz beyin asistanlığını yaptı. Serdar Tanyeli hem kayıt esnasında hem de sonrasında inanılmaz fotoğraflarımızı çekti, dizayn ve görsel konuları ise sevgili Gözde Oral'a emanet ettik. Bu arada, eserin notalarını ise Ali Şaylan (Notacini) bize hediye etmişti çok öncesinden, çok değerli ve kıvılcım niteliğinde bir adımdı! Buradan da kendilerine teşekkür ederiz.

 

Albümü ne zaman dinleyebileceğiz? 

Toros Can: Yaz aylarında yayımlanacğaını düşünüyorum. Çok sayıda parametre oluyor tarih belirlenmesiyle ilgili... Bu konuda mikrofonu Dilek hanıma yöneltmek gerek. Albüm tüm sosyal platformlardan da dinlenebilecek.

 

Toros Can ve Beril Can bu albüme dair bir konser programı da hazırlıyor mu?

Toros Can: Kayda o kadar odaklandık ki sonrasındaki konser planlamalarını düşünecek, planlayacak bir fırsat henüz olmadı doğrusu. Tabi ki bu kayıtla ilgili bazı performanslarımız olacak. Bizi takipte kalın!

BENZER HABERLER

    YORUMLAR


    Akçaağaç Sok. Görhan Apt. No: 1/1A Acıbadem Üsküdar / İSTANBUL | T: 0532 343 9328 | F: 0216 326 39 20