26.09.2023
Son dönemde adından sıkça söz ettiren piyanist Lal Karaalioğlu, kariyerinde sağlam adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Başarılarını duymaya devam edeceğimiz yetenekli sanatçımızla müzik yolculuğuna dair keyifli bir söyleşi yaptık.
Müzikal yaşamınıza yakından baktığımızda çalışmalarınızın ödüllerle taçlandırıldığını görüyoruz. Sizi başarıya götüren çalışma disiplininizi öğrenebilir miyiz?
Ben müziği mesleğim yapmaya 17 yaşımda, orkestra ile verdiğim ilk konser sonrası karar verdim. O zamanlar Alman Lisesi’nde okuyor ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda yarı zamanlı eğitim alıyordum. Üniversiteye kadar hep iki okulu bir arada sürdürdüm. Bu bana planlı, disiplinli ve en verimli şekilde çalışmayı öğretti. Hanover’de lisans eğitimine başladığımda her günümü sadece piyano çalışarak geçireceğim yeni bir dönem başladı benim için ve bunun beni ne kadar mutlu ettiğini hatırlıyorum. Sevdiğim işi yapabilmenin verdiği bu mutlulukla, her gün kendimi biraz daha geliştirmek ve yeni bir şey keşfetmek için çalışıyorum.
Verdiğiniz ilk konser ve son konser arasında kendinizde ne gibi değişiklikler görüyorsunuz? Edindiğiniz tecrübenin müzisyen kişiliğinize katkılarından bahsedebilir misiniz?
İlk ciddi konserim bir önceki soruda bahsettiğim, Ender Sakpınar yönetiminde Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası ile verdiğim konserdi. Konser öncesindeki korkutucu heyecana rağmen sahnede yaşadığım o his ile müzisyen olmaya karar verdim. O heyecan da - bazen daha kontrollü bazen hâlâ korkutucu – sahnede yaşadığım o his de yıllar içinde değişmedi ama her konser bana yeni bir şey öğretti ve bir sonraki konser için onun üzerine çalıştım. Konserler kendimi daha iyi tanımamı sağladı. Yıllar içinde, kişiliğimin sahnede yaşadıklarımı nasıl etkilediğini ve sahnedeki “ben”in beni nasıl geliştirdiğini fark ettim. Müzisyenliğin en güzel taraflarından birinin bu olduğunu düşünüyorum.
Önemli sanatçıların ustalık sınıflarına katıldınız, bir piyanist olarak ustalık sınıflarına katılmanın önemini sizden dinlemek isteriz.
Gülsin Onay, Hüseyin Sermet, İdil Biret, Janusz Olejniczak, Akiko Ebi, Anna Malikova, Pavel Gililov ve daha birçok isimle çalışma fırsatım oldu. Hepsinden farklı bir şey öğrendim. Hepsi bana ve çalışıma yeni bir şey kattı. Bu farklı bakış açıları yıllar içinde kendi fikirlerimin ve kendi yorumumun oluşmasını sağladı.
Başarılı solo performanslarınızın yanı sıra oda müziğiyle de yakından ilgilisiniz. Oda müziği sizin için ne ifade ediyor?
Oda müziğiyle çok geç tanıştım. İstanbul’da konservatuvarda yarı zamanlıyken oda müziği yapma şansım maalesef olmadı. Diğer enstrümanlar ve şancılarla çalışmaya Hanover’de başladım. Piyano çok ayrıcalıklı bir enstrüman ancak “vurmalı” enstrüman olmasından kaynaklanan zorlukları var. Bir yaylının, üflemelinin cümlemelerini duymak, onlarla birlikte çalmak biz piyanistler için çok faydalı. Oda müziği yapmamın solo çalışıma bu anlamda katkısı çok oldu. Ayrıca başka bir müzisyenle müziğin ne istediğini tartışarak ortak bir yorum ortaya çıkarmak ve bu güzel repertuvarı seslendirebilmek çok büyük bir mutluluk.
Lal Karaalioğlu (Fotoğraf, Wolfgang Hamacher)
Trio Hera isimli oda müziği topluluğunun kuruluş hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?
2021 yılında İKSV’nin “Yarının Kadın Yıldızları” projesine seçilen 13 müzisyenden biri oldum ve İstanbul Müzik Festivali’nde yayınlanan konser için yapılacak kayıtta, projeye seçilen diğer iki müzisyen Elfida Su Turan (keman) ve Beliz Güney (çello) ile çalmaya karar verdik. İlk kez o zaman tanıştık ve ilk provada çok iyi bir uyum yakaladık. Bu projeden sonra birlikte çalmaya karar verdik ve Trio Hera’yı kurduk. Hedefimiz farklı konserlerle klasik müziği yaşıtlarımızla ve daha geniş bir kitleyle buluşturmak. Bir sonraki konserimiz ise 28 Aralık’ta İstanbul’da Decollage Art Space’te… Herkesi bekleriz.
Her piyanistin, “işte o benim bestecim” dediği ve icra etmekten büyük keyif aldığı bir besteci mutlaka vardır. Sizin için bu hangi besteci ve neden?
Chopin. Küçüklüğümden beri onun müziğini çok daha yoğun hissediyorum. Her dinlediğimde ve çaldığımda bende farklı bir his uyandırıyor. Hanover’de lisans eğitimimi sınıfında tamamladığım ve yüksek lisansta çalışmalarımı sürdürdüğüm hocam Prof. Ewa Kupiec sayesinde de besteciyi daha yakından tanıma, müziğinin inceliklerini öğrenme şansım oldu.
Ülkemizde olduğu kadar uluslararası alanda da icralarınızdan övgüyle söz ediliyor. Eleştirmenler sizi “Piyano gökyüzünde yükselen bir yıldız” olarak anıyor, bu şekilde niteleniyor olmak size neler hissettiriyor?
Konserlerimde, hissettiklerimi ve anlatmak istediklerimi insanlar ile paylaşabilmeye ve parçayı en iyi şekilde yorumlamaya uğraşıyorum. Hakkımda çıkan bunun gibi sözler ve eleştiriler bana bunu başarabildiğimi hissettiriyor. Klasik müziğin merkezlerinden biri olan Almanya’da bir Türk olarak ülkemi bu şekilde temsil ediyor olmak büyük gurur ve mutluluk benim için.
Son olarak konser programınızı ve gelecek projelerinizi bizimle paylaşabilir misiniz? Sizi hangi ülkelerde ve şehirlerde dinleyeceğiz?
Sezonun benim için ilk konserini Almanya’ya dönmeden, 30 Eylül’de İstanbul’da Arsu Sahne’de vereceğim. İstanbullu sanatseverleri bekliyorum. Ayrıca birkaç kayıt çalışmam olacak. Önümüzdeki aylarda Almanya’da solo resitallerim, İstanbul’da Trio Hera olarak konserimiz olacak. Yeni yılın ilk iki ayı oldukça yoğun geçecek: Ocak’ta Schubert, Chopin, Szymanowski ve Paderewski’nin eserlerinden oluşan yeni resital programım ile Zeven, Sickte ve Rösrath’ta, bir oda müziği konseri için Hamburg'ta olacağım. 9 Şubat’ta Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası ile Chopin’in 2 Numaralı Piyano Konçertosu’nu seslendireceğim. Geçen sene kazandığım Adana Rhapsody Yarışması’ndan sonra tekrar Adana dinleyicisiyle buluşacağım için çok mutluyum. Herkesi konserlerime bekliyorum…
Geri kalan konser tarihlerine ve konserlerin detaylarına www.lalkaraalioglu.com’dan ulaşabilirsiniz.
Lal Karaalioğlu (Fotoğraf, Wolfgang Hamacher)
Lal Karaalioğlu
1998 yılında İstanbul’da doğan Lal Karaalioğlu, 2005'te İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nın yarı zamanlı programına kabul edilerek Ayşen Katipoğlu'nun öğrencisi oldu. İlk orkestra ile konserini, 2016 yılında Ender Sakpınar yönetiminde Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası ile verdi. 2017'de hem Alman Lisesi'nden hem İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan mezun olarak Almanya’da Hochschule für Musik, Theater und Medien Hannover’de Prof. Ewa Kupiec’in sınıfına kabul edildi. Eğitimi süresince birçok ustalık sınıfına ve yarışmaya katılmış olan Lal, 2019 yılında İtalya’da düzenlenen “Orbetello Junior Piano Competition”da ikincilik, “César Franck International Piano Competition”da üçüncülük ödülü aldı. Türkiye'de İdil Biret, Gülsin Onay, Hüseyin Sermet; yurt dışında Akiko Ebi, Ewa Poblocka, Janusz Olejniczak, Howard Shelley ve daha birçok isimle çalıştı. “Deutschland Stipendium” ve “Fondation Clavarte” burslarına layık görüldü. 2021 yılında İKSV'nin “Yarının Kadın Yıldızları” projesinde yer almaya hak kazanan 13 genç kadın müzisyenden biri olarak seçilen Lal Karaalioğlu, İstanbul Müzik Festivali kapsamında düzenlenen konserde yer aldı. Projede birlikte çaldığı Elfida Su Turan (keman) ve Beliz Güney (çello) ile Trio Hera’yı kurdu. Aynı yıl, Hamburg'ta TONALi Akademie'nin düzenlediği “Artepreneurship” seminerine katılmaya hak kazanan 12 kişiden biri oldu. 2022 Şubat ayında düzenlenen Adana Rhapsody Uluslararası Piyano Yarışması’nda kendi kategorisinde birincilik ve Grand Prix ödüllerine layık görüldü. Mayıs ayında TONALi Bühnenakademie sınavlarını geçen 12 kişi arasına girerek, Hannover'de sürdürdüğü eğitimi ile eş zamanlı olarak orada da üç yıl burslu eğitim görmeye hak kazandı. 13th International Fryderyk Chopin Piano Competition Mariánské Lázně’de ikincilik ödülü alarak, West Bohemian Symphony Orchestra ile konser verdi.
Lal Karaalioğlu yüksek lisans eğitimini Hannover'de Prof. Ewa Kupiec ile sürdürmekte, Türkiye'de ve "Weltklassik am Klavier" sanatçısı olarak Almanya'da resitallerine devam etmektedir.