Konser-Opera

Marsilya Operası'ndan Unutulmayacak Bir Prodüksiyon: Les Huguenots

18.11.2023


Paylaş:

Meyerbeer’in baş yapıtı Les Huguenots; Louis Désiré rejisiyle, şef José Miguel Pérez-Sierra yönetimindeki Marsilya Opera Orkestrası ve Korosu’nun eşliğinde Haziran 2023’te Marsilya Operası’nda sahnelendi. Değerli yazarımız Yiğit Günsoy temsile dair görüşlerini Andante okurları için kaleme aldı. 
 
İlk temsilini 29 Şubat 1836 tarihinde Paris’te yapan eser, Grand-Opera geleneğinin en önemli örneklerinden biri olan operaların başında yer alır. Bestelenmesi yaklaşık beş yıl sürmüştür. İlk gecenin elde ettiği büyük başarıda döneminin en ünlü iki sanatçısı Adolphe Nourrit ve Cornélie Falcon’un görev almasının katkısı büyüktür. Les Huguenots, 1906 yılına gelindiğinde Paris Operası’nda 1000 defa sahnelenen ilk opera olmuştur. 1962 yılında La Scala Operası tarafından sahnelenen eser oldukça kesintilidir. Operanın ilk kesintisiz kaydı ise Richard Bonynge ve Joan Sutherland’ın Decca firması için yaptığı kayıttır. Günümüzde Les Huguenots gibi bir eseri kesintisiz hâliyle sahnelemek, gerek seyircinin ilgisini çekebilmek, gerekse oldukça kalabalık kadroyu toparlayabilmek açısından büyük bir cesaret ister. Marsilya Operası bu zor görevin altından büyük bir başarıyla kalkmış ve uzun yıllar unutulmayacak bir prodüksiyona imza atmış. Eser kesintisiz hâliyle, iki ara verilerek tam beş saat süren, muhteşem bir kast ve reji ile çok başarılı bir şekilde sunuldu bizlere.
 
Eserin rejisörü, Louis Désiré tek bir büyük masa ile neler yapılabileceğini çok akıllı bir şekilde gösterdi. Dekor yalındı ve ışık oyunları ile şekil alıyordu âdeta. Kostümler döneme uygun stilize ve renk olarak birbirine uyumluydu. Özellikle kalabalık sahnelerin hareketlendirilmesi çok profesyonelceydi. 
 
Orkestra şefi José Miguel Pérez-Sierra eseri başından sonuna kadar çok dinamik bir şekilde ve solistlerini bir an bile yalnız bırakmadan yönetti. Özellikle koral bölümler âdeta bir İsviçre saati kadar kusursuz ilerledi. Solistlerle de yaptığım konuşmalarda hepsi kendisinden övgüyle bahsettiler.


Fotoğraf, Christian Dresse, 2023 (Jean-Marie Delpas, Frédéric Cornille, Marc Barrard, Carlos Natale)

Eserin kuşkusuz en zor rolü Raoul de Nangis. Günümüzde oldukça başarılı bir kariyer yapan Enea Scala bu zor rolü ilk defa canlandırdı ve oldukça başarılıydı. Ses rengi belki parlak bir İtalyan tınısına sahip değil fakat sağlam tekniği ve rahatça Re Bemol’e çıkan tiz tonlarıyla vokal olarak bu zor rolün hakkını günümüzde verebilecek ender tenorlardan. Ayrıca müziği hissedişi ve yaptığı güzel müzik cümleleri usta bir sanatçının işi. Sahnesi de çok rahat ve inandırıcı. Böylesi zor bir rolün altından bu derece başarıyla kalkmak çok büyük ustalık gerektirir. 
 
Valentine rolünde yine günümüzün çok tanınmış sanatçılarından Karine Deshayes repertuvarına eklediği bu rolle bir başka büyük başarıya imza attı. Soprano partisi olan bu rolü bir mezzo soprano olarak partisyonda hiçbir değişim yapmadan söylemek büyük bir başarı. Âdeta bir soprano kadar rahat tiz tonları ve dolu orta tonlarıyla, tiz ve pes tonlardaki değişmeyen homojen ses rengiyle ve oyunuyla muhteşem bir performans sergiledi.
 
Eserin en önemli üçüncü rolü olan Marcel, Nicolas Courjal tarafından canlandırıldı. Kanımca günümüzde bu derece başarılı bir Marcel az bulunur. Nicolas Courjal yuvarlak, tınılı ve güçlü sesiyle, hem tizlerindeki ve peslerindeki rahatlık hem de sahne otoritesiyle eşsiz bir tipleme sundu bize. Eserdeki âdeta bravura aryası niteliğindeki “Piff, paff, piff, paff” daire şeklinde döndürülen bir masanın üzerinde söyleyen Courjal, en pes tonlarından en tiz tonlarına kadar aynı tınıda duyulan sesi ve bu zor aryaya olan hâkimiyeti ile seyirciden büyük bir alkış aldı.


Fotoğraf, Christian Dresse, 2023 (Enea Scala, Nicolas Courjal, Karine Deshayes)

Kraliçe Marguerite rolündeki soprano Florina Ilie, ne yazık ki ne vokal ne de sahnesel olarak inandırıcı bir kraliçe olamadı. Eserdeki bu rol geleneksel olarak eklenmiş kadanslarla ve tiz tonlarla zaman içinde gösterişli bir koloratur soprano rolüne dönüşmüştür. Ayrıca bu sayede Valentin’in daha dramatik ezgileriyle oluşturulan tezat daha ilginçtir. Ilie, hiçbir kadans eklemeden bestelendiği gibi söylediği rolünde ne yazık ki parlayamadı.
 
Le Comte de Nevers rolünde dünya sahnelerinde yıllardır rol alan Marc Barrard hem vokal hem de sahe olarak çok inandırıcıydı, canlandırdığı her rolde çok başarılı olan bariton Barrard özellikle Marsilya seyircisinin 25-30 yıldır alkışladığı çok değerli bir sanatçı.
 
Éléonore Pancrazi, aslında partisyonda soprano olarak yazılmış Urbain bu rolünü söyleyen genç bir mezzo soprano. Sahnesi çok rahat ve inandırıcı orta tonları yuvarlak ve güzel tınılı. Tiz tonlara giderken aynı yuvarlaklığı korumayıp açık bir şekilde alıyor. Özellikle ikinci perdedeki gösterişli ve bir o kadar da zor aryası ‘Non, non, non, vous n'aves jamais’ oldukça başarılıydı ve seyircilerden hak ettiği güçlü alkışı aldı.
 
Böylesi büyük çaplı bir prodüksiyonda yan rollerin de kastingi çok önemlidir. Ansamblların aksamaması, operanın bütünlüğünün zedelenmemesi ve kendi sololarında dikkat çekmeleri bakımından doğru seçimler yapılması zaruridir. Bunun farkında olan yönetim, en kısa rol için bile harika bir kadro oluşturmuş. Özellikle parlak sesiyle Tavannes rolündeki tenor Carlos Natale, akılda kalıcı sesi, tekniği ve sahnesiyle daha büyük rollerde de başarılı olacağını kanıtlıyor. Aynı şey Thoré rolündeki Frédéric Cornille için de geçerli. Güzel bariton tınısı ve sahnedeki inandırıcı ve etkili duruşuyla başka rollerde de adından söz ettirecek. Deneyimli bariton Jean-Marie Delpas, De Retz rolü için muhteşem bir lüks âdeta. Son olarak güçlü sesi ve otoriter sahnesiyle François Lis esere büyük katkıda bulunmuş.
 
Prodüksiyonun eleştirebileceğim tek yönü, bale müziklerinin kesilmemiş olmasına rağmen eserde hiç bale sanatçısının kullanılmaması. Bale, Grand Opera tarzının olmazsa olmaz bir ögesidir. Meyerbeer de Les Huguenots için birden fazla bale müziği bestelemiştir. Rejisör Louis Désiré çok akıllı bir şekilde Protestan ve Katolikler arasındaki anlaşmazlığı sembolize eden koro ve solistlerin olduğu bir mizansenle bu müziği değerlendirmiş. Fakat yine de eserin tarzı gereği bale sahnelerinin olması gerekliydi kanımca.
 
Son olarak, Marsilya Operası müdürü Maurice Xiberras’ı da bu başarılı prodüksiyon için yürekten tebrik etmeli, 2023-2024 sezonunun açılış operası olan yine Meyerbeer’in L’Africaine operasını da şimdiden sabırsızlıkla bekliyoruz.

BENZER HABERLER


    Akçaağaç Sok. Görhan Apt. No: 1/1A Acıbadem Üsküdar / İSTANBUL | T: 0532 343 9328 | F: 0216 326 39 20