15.01.2024
Başarılı orkestra şefimiz Cemi’i Can Deliorman mesleğinde büyük bir başarıya imza atarak, dünyaca ünlü St. Petersburg Mariinsky Orkestrasının düzenli konuk şefi oldu. Deliorman, dünyanın en seçkin opera-bale ve senfonik topluluklarından biri olarak bilinen St. Petersburg Devlet Akademik Mariinsky Tiyatrosunu konuk sıfatıyla düzenli olarak yönetecek ilk Türk orkestra şefi olma unvanını kazandı.
Mariinsky Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Valery Gergiev'in Vekili Serguey Bannikov imzasıyla duyurulan resmi açıklamada, bu işbirliğinin iki ülke arasındaki kültürel alışveriş ortamını zenginleştireceği, iki ulusu birbirine yaklaştıracağı vurgusu yapıldı. St. Petersburg Mariinsky Orkestrasını günümüze taşıyan efsanevi orkestra şefi Valery Gergiev’in geçtiğimiz Aralık ayı başında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından ülkenin Mariinsky ile birlikte en önemli iki sanat müziği kurumundan biri olan Moskova Bolşoy Tiyatrosunun da genel sanat yönetmenliği görevine getirilmesiyle birlikte Cemi’i Can Deliorman’ın Gergiev’in St. Petersburg’da bırakacağı boşluğu önemli ölçüde doldurması bekleniyor.
Gergiev yönetimindeki Mariinsky Orkestrası, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın daveti üzerine geçtiğimiz Ekim ayında Ankara CSO ve İstanbul AKM’de konserler vermişti. Yapılan bu görevlendirmeyle Cemi’i Can Deliorman, 2023-24 sezonunda, Mariinsky Orkestrasını şu tarih aralıkları içinde yirmiye yakın konserde yönetmek üzere davet edildi: 25 Ocak-19 Şubat, 18 Mart-12 Nisan, 17 Mayıs-7 Haziran, 1 Temmuz-18 Temmuz.
Belirlenen bu tarih aralıkları içinde her seferinde Mariinsky’nin dört veya beş tane konserini St. Petersburg'da yönetecek olan Deliorman, Türk eserlerini de bazı konser programlarına aldığını ve yöneteceği konserlerden birine Türkiye’den solist olarak genç piyanist Can Saraç’ı davet edeceği müjdesini de verdi..
Orkestra şefimiz Cemi'i Can Deliorman, sayıları ne mutlu ki son yıllarda epeyi artan günümüz Türk şefleri arasında, benim yüksek sanatçı niteliklerine en inandığım, pek çok yönden saygı duyduğum sanatçıların başında geliyor. Deliorman'ın mesleğini ve CSO'nun başındaki görevini ne kadar önemsediğini, çalışkan tabiatını, insan ilişkilerindeki başarısını, onu yıllardır tanıyan ve birlikte güzel işler yapmış bir dostu olarak yakından biliyorum. O yüzden bugün Andante'de paylaştığım onunla ilgili haber beni şaşırtmadı ama elbette çok sevindirdi.
Bir sevindiğim nokta daha var ki o da, bence çok talihsiz biçimde, on yıllardır üzerine ölü toprağı serilmiş gibi duran Türkiye ve Rusya arasındaki sanat ve konumuz olan müzik köprüsünün bu görevlendirmeyle birlikte büyük bir canlanma yaşayacağına olan inancım. Hem coğrafi hem de kültürel bakımdan bu kadar yakın duran iki ülkenin kültür-sanat ortamlarının ve sanatçılarının birbirlerinden bu kadar kopuk olmasına daima üzülmüşümdür. Coğrafi ve kültürel yakınlığa rağmen dinsel ve ideolojik nedenler yüzünden Türkiye ve Rusya arasında arzu edilen sanatsal köprü hiçbir zaman doğru düzgün kurulamamıştır. Dileyelim ki, Deliorman'ın Mariinsky Orkestrası gibi efsanevi bir kurumun düzenli konuk şefi olması ve yaşayan efsane Valery Gergiev ile olağanüstü yakınlaşması, iki ülke arasındaki kültürel ilişkilerin önünü açsın ve ilişkilerin gelişmesinden yararlanacak diğer sanatçılarımızın da önünü açsın.
Bu olayda değişen siyasi konjonktürden ustaca yararlanmanın da güzel bir örneğini görüyorum. Ukrayna ile süregiden savaştan dolayı Rusya'nın uluslararası arenada ambargoya uğraması ve yalnızlaşması, Putin'e tam destek veren Gergiev ve Mariinsky Orkestrasının Batı ülkelerinden veto yemesi üzerine Çin'den sonra Türkiye'nin devreye girmesi ve Gergiev'e kapılarını açmasıyla gelişen ikili sanatsal ilişkilerin olumlu sonuçlarını bence görüyoruz. Gergiev'in Ekimdeki Türkiye ziyaretinde iki şehrimizde çok büyük ilgiyle karşılanan konserler yönetmesi, dünyaca ünlü şefi hem memnun etmiş olmalı hem de muhtemelen daha önce pek bir fikre sahip olmadığı ülkemizin sanat ortamıyla ilgili olumlu kanaat edinmesine yol açmış olmalı.
Özetleyecek olursak, özelde Cemi'i Can Deliorman'ın kariyerinde ve genelde iki ülke arasındaki sanatsal ilişkilerde büyük ses getirecek yepyeni sayfalar açılmasının heyecanını hep birlikte yaşıyoruz.
Serhan Bali