20.07.2024
Türk bestecilerinin eserlerini seslendirmeye ve kaydetmeye özen gösteren, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın başkemancısı değerli sanatçımız Pelin Halkacı Akın’ın Lila Müzik etiketiyle yayımlanan Yolculuk adlı albümü son dönemde sıklıkla dinlediğim kayıtlar arasında yer alıyor. Bu eşsiz albümü okuyucularımıza hatırlatmak niyetiyle sanatçımıza sorularımızı yönelttik.
Yolculuk adlı albümünüzde en çok dinlenen eserin Necil Kazım Akses'in Poeme eseri olduğunu görüyoruz. İlk kez yayınlanan bu eşsiz müziğin ve albümünüzün sizde yarattığı etkiler nelerdir?
Akses’in Poeme adlı eseri benim de çok sevdiğim bir eser. Kendine has bir atmosferi olan, aynı adı gibi şiirsel bir müzik. Bu ilk albümümün oluşma aşamasında keman ve piyano için Türk bestecileri tarafından yazılmış eser araştırırken tanıştım Poeme ile ve bir kaydının bulunmadığını farkedince mutlaka albümde yer alması gerektiğini düşündüm ve severek seslendirdim. Dinleyicinin de benim kadar beğenmiş olması beni mutlu etti. Teşekkür ederim.
Kayıt öncesi İlhan Usmanbaş’la olan değerli çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
İlhan Usmanbaş’ın sonatını ilk kez mezun olduğum yıl çalmıştım ve o yıllarda da İlhan Bey bizim okulda ders veriyorduve okuldan da bir tanışıklığımız vardı. 2010 yılında kaydını yapmaya karar verdiğimde İlhan Bey’i arayıp, ona çalmak istediğimizi söylediğimizde bizi kırmadı. Bir araya geldik, bizi yönlendirdi, isteklerini, hayal ettiklerini bizimle paylaştı. Böylece besteciyle çalışma fırsatı olan her yorumcu gibi eserin ana fikrine en yakın yoruma, bestecinin yazarken hayal ettiği ve tasarladığı müziğe ulaşmak için elimizden geleni yaptık. Eserini İlhan Bey’le çalışmak büyük bir şanstı.
Albümünüzün en meşhur dansı Ahmed Adnan Saygun'un keman ve piyano için yazdığı sonatın Horon bölümü. Türkiye'nin eşsiz dans haritası içerisinde, albümde bulunan dans yolculuğunuz bizi hangi bölgelere götürüyor?
Ahmed Adnan Saygun halk müziği konusunda çok araştırmalar yapmış, eserlerinde halk müziğinin çeşitli ögelerini ustaca kullanmış bir bestecimiz. Demet süiti de bu bağlamda bence çok önemli ve güzel bir eser, adeta bu çalışmalarının kısa biz özeti gibi denebilir. Hem de Türk keman edebiyatı açısından da bir kilometre taşı. Öyle bir eser ki adeta bir Türkiye turu yaptırıyor çalana ve dinleyene. Bir Bozlak ile başlıyor, Karadeniz’den Horon ile devam ediyor. Sonra Ege’ye gidip ağır bir Zeybek’ten sonra, Orta Anadolu’dan bir Kastamonu havası Sepetçioğlu ile bitiriyor.
Ulvi Cemal Erkin'ın özellikle ağıt ve feryat temalarının ön plana çıktığı solo bölümlerde keman tonu ve arşe tekniği kullanımı hakkında neler söylemek istersiniz? Türk bestecilerimizin müziğini kaydetmek isteyen müzisyenlere önerileriniz neler?
Erkin’in eserlerinde halk müziği öğeleri oldukça baskındır. O açıdan seslendirirken bir şarkıcıyı veya ağıt yakan bir insan sesini hayal etmek, taklit etmek doğru bir yaklaşım. Halk müziği unsurları bir Türk olarak içimizde yaşayan şeyler, gerek ritmik yapı, gerek ses rengi ve melodisi içimize döndüğümüzde bulduğumuz ögeler. Bu bizim müziğimiz. O açıdan yorumlarken kendi geçmişimizden, tarihimizden, coğrafyamızdan yola çıkmak ve formun orjinaline en yakın yaklaşımı, karakteri ve sesi bulmak en önemli etken.
Albümde yarattığınız keman sesi ve kayıt kalitesi Türk bestecilerimiz ile özdeşleşmiş durumda. Kemanın yapımcısı ve kayıt prodüksiyon ekibi hakkında okuyucularımıza bilgi verebilir misiniz?
Çok teşekkür ederim, eğer öyleyse ne mutlu bana. Bir Türk kemancı olarak hocam Prof. Nuri İyicil’in de izinden giderek Türk bestecilerinin eserlerini çalmaya ve kaydetmeye özen gösteriyorum. Bu açıdan Yolculuk albümünün tamamen Türk keman edebiyatı eserlerinden oluşması çok önemliydi. Proje şekillenirken çok sevgili Ruşen Güneş ile de sürekli beraber çalıyorduk. Onunla fikirlerimi paylaşırken CD’yi İngiltere’de kaydeyme fikri ortaya çıktı. Ruşen Güneş’in güvendiği ve arkadaşı da olan John Taylor ses mühendisliğini yaptı. Kayıt mekanı olarak Galler bölgesindeki Wyastone Konser Salonu’nu belirledik ve böylece “yolculuk” başladı. Yani aynı albümün adı gibi kendisi de yolculuklarla bağlantılıydı, tüm hazırlıklarımızı yapıp piyanist Metin Ülkü ile kayıt yapmak üzere Galler bölgesine gittik. Tabi burada özellikle Borusan Sanat, Zeynep Hamedi ve Ahmet Erenli’nin desteğini ve sponsorluğunu belirtmem lazım. Böyle büyük ve masraflı bir proje onlar olmadan çok zor olurdu. Kayıt olduktan sonra da Lila Müzik ve Dilek İçinsel projeyi devraldı, Özkan Manav tarafından müthiş bir kitapçık yazısı hazırlandı, Gözde Oral da Ceren Aksan’ın çektiği harika fotoğraflarlagüzel bir CD kitapçığı hazırladı. Ayrıca en baştan beri bana her konuda destek veren eşim Gökhan da bu ekibin ana unsurlarından biri. Böyle müthiş bir ekiple çalıştığım için çok şanslıyım.
Albüm yolculuğunuza Türk bestecilerimizle başlamanızın sizde farklı bir anlamı var mı? Yeni albümlerinizde Türk bestecilerimizin kayıtlarını yayınlamaya devam edecek misiniz?
Evet, daha önce belirttiğim gibi benim için çok önemliydi. Ağırlıklı olarak Cumhuriyetin ilk kuşak bestecilerinin yer aldığı ve sanki hepimize o yılların coşkusunu yansıtan, o genç cumhuriyeti temsil eden bestecilerin, Atatürk’ün en önemli devrimlerinden kültür alanındakinin en güzel meyvelerini ve onların yetiştirdiklerini içeren bir albüm olmalıydı. İleriki projelerimde de mümkün olduğu kadar Türk eserlerine yer vermek istiyorum. İki yıl önce de piyanist arkadaşım İris Şentürker’le üç genç Türk bestecisinin keman-piyano için bestelediği sonatlarını kaydettik. Bu albüm de Lila Müzik etiketiyle piyasaya çıktı.
Asıl mesleği Tıp doktoru olan ancak Türk müziği repertuvarına büyük katkı sunan bestecimiz Bülent Tarcan'ın diğer eserlerini de kaydetmeyi düşünüyor musunuz?
Evet istiyorum. Hatta bundan birkaç yıl önce Bülent Tarcan’ın 2 Numaralı Sonatı’nı çalmıştım, onun kaydını yapmak isterim. Bülent Tarcan da çok sevdiğim bir besteci, kızı Hülya Tarcan’la da Bülent Beyin keman konçertosunu çalma projemiz var ama henüz fırsat olmadı. Gelecek konserimde çalmayı istiyorum, belki sonra kayıt da ederim. Ne güzel olur.
Keman ve piyano müziklerinden oluşan albümleriniz dışında solo veya konçerto albümleri kaydetmeyi düşünüyormusunuz?
Evet istiyorum. Bu yıl Ahmed Adnan Saygun Keman Konçertosu’nu ilk kez seslendirdim. Gürer Aykal ve İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde hep hatırlayacağım bir konser oldu. Üstelik de tarihi 10 Kasım’a denk geldi, o açıdan da hepimiz için özellikle anlamlı oldu. İmkân olursa bu harika konçertonun da kaydını yapmayı çok istiyorum.