21.08.2024
Yiğit Günsoy, bu ayki yeni makalesinde 19. yüzyılın başlarındaki bel canto döneminin ünlü bestecisi, tam adıyla Vincenzo Salvatore Carmelo Francesco Bellini’nin (1801-1835) I Capuleti e i Montecchi operası üzerine görüşlerini kaleme aldı.
Bellini, I Capuleti e i Montecchi’nin bestesini bir buçuk ay içinde, diğer operalarından çok daha kısa bir süredetamamladı. 20 Ocak 1830 tarihine kadar Teatro La Fenice’nin 1830 yılı karnaval sezonuna bir opera bestelemek için kontrat imzalamamıştı. Aynı gün arkadaşı Francesco Florimo’ya şöyle yazdı “Sana mutlaka söylemeliyim ki bu yılın karnaval sezonu için bir şey bestelemeliyim. Bugün yönetimle kontratımı imzalayacağım. Operanın sadece bir buçuk ay içinde tamamlanmasını istiyorlar. Gördüğün gibi zaman çok kısa… Librettoya gelince, dün Romani, Romeo ve Juliet’in yeni bir versiyonunu yazmayı kabul etti. Fakat başlığı ve olayları değiştirecek.”
İlk temsil 11 Mart günü gerçekleşti. Provalar Şubat sonunda başlamıştı. Bu acelenin sebebi, Bellini’nin o yılki karnaval sezonu için bir beste yapmak üzere daha önce görevlendirilmemiş olmasıydı. La Fenice yönetimi Giovanni Pacini’ye bir siparişte bulunmuş, aynı anda Torino Operası’na da beste yapmakta olan Pacini’nin eserini yetiştiremeyeceği anlaşılınca Bellini’ye görev verilmişti. Bu risk düşünüldüğü kadar büyük değildi. Bellini’nin 1830 yılı Ocak ve Şubat aylarında yazdığı mektuplarındaki sakinliğinin nedeni, en son bestelediği Zaira operasına güvenmesindendi. Zaira, 16 Mayıs 1829 yılında Parma’da dünya prömiyerini yapmış, Bellini’yi çok üzen bir başarısızlıkla sonuçlanmıştı. La Fenice operası için besteleyeceği yeni eserini Zaira operasının müziklerini besleyerek yaratmayı düşünmüştü. Başka türlü böylesi bir anlaşmayı imzalaması olası değildi, çünkü bu çok büyük bir risk olurdu.
Giuditta Grisi ve Amalia Schutz, I Capuleti e i Montecchi, La Scala, 1830
Librettist Felice Romani’de daha önceden var olan bir librettoya, 1825 yılında Nicola Vaccai için yazdığı, Milano’daki Teatro della Canobbiana için bestelenen Giulietta e Romeo’yu elden geçirmeye karar vermişti. Bellini’nin beklentisinin tersine Romani, eski librettosundan büyük bir bölüm kullanmış, birçok satır hiçbir değişikliğe uğramadan bu librettoda da yer almıştı. Büyük ihtimalle zaten var olan bir müziğe yeni sözler yazmak Romani’nin şevkini kırmıştı. Romani’nin, Vaccai ve Bellini için yazdığı librettolarda Shakespeare’den fakat aynı oranda da eski İtalyan kaynaklarından ve librettolarından da etkilendiğini söyleyebiliriz.
Maria Malibran (Romeo rolünde, Bologna, 1832)
Bellini’nin kendi notaları, sadece birinci perde korosu hariç Catania’daki Museo Belliniano’da bulunmaktadır. 19.yüzyılda bu bölüm çıkartılmıştır ve şu anda Bergamo’daki Museo Donizettiano’dadır. İlk edisyondan da görüleceği gibi Lorenzo rolü birçok yenilemeden geçmiştir. İlk başta bu rol bir bariton için bestelenmiş ve Fa anahtarında yazılmıştır. Fakat daha ileriki tarihlerde bazı pasajlar bir oktav yukarı taşınmış ve rol tenor için Sol anahtarına çevrilmiştir. Yapılan değişiklik büyük ihtimalle operanın 1830 yılında Senigaglia’da verilen temsili içindir. Opera Teatro Alla Scala’da 1830 yılında temsil edildiği zaman kullanılan edisyonda, rolün daha pes versiyonunun kullanıldığını görürüz. Ricordi’nin 1831 yılında bastığı edisyonda ise daha tiz versiyonu kullanılmış, rol tenoral bir baritona dönüşmüştür. Fakat Ricordi tarafından basılan ikinci versiyonda (tarih yoktur, 42043 numarası kullanılmıştır) rol en baştaki gibi pes sese dönmüştür. Bu versiyonda Lorenzo tartışmasız bir bariton rolüdür ve günümüzde seslendirilen versiyonu da budur.
26 Aralık 1830’da Milano’daki ilk temsilde kullanılan notalar bir kopyacı tarafından kopya edilmiştir fakat üzerlerinde Bellini’nin yaptığı birçok değişiklik vardır ve Ricordi arşivlerinde bulunmaktadır. Birkaç yerde Bellini yaptığı değişikliklerin nedenini yazmıştır. “Accomodato (a) per mezzo-soprano” (Mezzo-soprano’ya kolaylık için) opera ilk önce soprano Giulietta (Rosalbina Carradori Allan) ve mezzo-soprano Romeo (Giuditta Grisi) için bestelenmişti. Milano için iki mezzo sopranoya dönen Bellini, Giulietta için Amalia Schütz ve Romeo rolünde yine Grisi’yi kullandı. Giulietta’nın rolünü transpoze etmek bestecinin pek hoşuna gitmemişti. 3 Ocak 1831 tarihinde Giovanni Battista Perucchini’ye yazdığı mektupta: “Operayı Venedik’te olduğunun yarısı kadar etkileyici buldum. Bunun birçok nedeni var. Tiyatro daha büyük, Rolla’nın tempoları daha geniş, her iki kadın da mezzo olduğu için ansambllarda uyuşması imkânsız oldu. Tiyatronun bu kadar büyük olması Grisi’nin dezavantajı. Özetlemem gerekirse, burada Venedik’te aldığım hazzı alamadım, fakat yine de eser beğenildi.”
İlk operalarından bu yana Bellini, arioso kavramını geliştirerek resitatifleri daha ilginç kılmaya çalışmıştır. I Capuleti e i Montecchi’de ariosolar sayıca azdır fakat oldukça çarpıcıdır. Hepsi Romeo tarafından söylenir: Bunlar, kavatinasından önceki ‘Lieto del pari’, Tebaldo ile olan düetinden önceki ‘Anch’esso m’oblia’ ve son olarak ikinci perde aryasından önceki ‘Sorgi, o mio bene’dir. Fakat Bellini’nin “sıkıcı resitatif” hakkındaki kaygıları, resitatifler üzerinde etkili olmuştur. Formülünü hayata geçirmek için uyguladığı yollar, resitatiflerinin akmasını ve yoğunlaşmasını sağlamıştır, bu özellikle son sahnede oldukça belirgindir. Giulietta’nın uyanışı, “Romeo!” diye seslenişi ve onun cevabı eşsiz bir kırılganlık içindedir fakat olağanüstü güçlü bir etki yaratmaktadır. Bu iç çekişler, bu asil çizgiler, resitatif tarihinde eşsiz yerini almalıdır. Minimum bir çalışmayla maksimum efekt elde edilmiştir. Her ne kadar Maria Malibran tarafından Bellini’nin operasına Vaccai’in finalini ekleme modası başladıysa da kıyaslanacak olursa buradaki resitatif çok daha sönük ve formüle kalır.
Duygusal ifade açısından da Bellini’nin monoton olduğu yolunda eleştiriler sıklıkla yapılmıştır. Melankoli uzmanı, eriyip giden, hüzünlü melodilerin uzmanı ününü almıştı. Wagner ona “Nazik Sicilyalı” diyordu. Bu yanlıştır. Bellini’de gerçekten çok güçlü bir hüznün gerilimi vardır. Aynı zamanda coşkulu veya savaşvari tonlarda da aynı derecede ifadelidir.
I Capuleti e i Montecchi, kuşkusuz önemli bir eserdir. Bellini eser bestelendiğinde kariyerinin ortasındaydı. Il Pirata ve La Straniera gibi heyecan verici ilk operalarını geride bırakmış, La Sonnambula, Norma ve I Puritani gibi baş yapıtlarını ise henüz bestelememişti. Her ne kadar bu operada La Sonnambula veya Norma’nın (özellikle finalinin) taşan zirveleri veya Beatrice di Tenda ve I Puritani’nin etkileyici koral melodileri yoksa da ayrıca ‘Casta Diva’ (Norma) veya ‘A te, o cara’nın (I Puritani) doğaüstü melodilerine rastlamasak da, bu başyapıtlarda hayranlık yaratacak özellikler I Capuleti e i Montecchi’de de kendisini belli eder. I Capuleti e i Montecchi, stil açısından yüksek bir seviyededir.