HABER

'Can'larımıza Klasik Müzik Endüstrisinin En Saygın Ödülü Sunulacak

15.01.2025


Paylaş:

Geçtiğimiz Ekim ayı itibariyle ülkemizin 22 yaşını bitiren tek basılı ve online yayın yapan klasik müzik dergisi Andante’yi, genel yayın yönetmeni sıfatıyla, en başından beri yani 15 yıldır gurur ve mutlulukla hem jüri üyesi hem de son karar alıcı düzeyinde yönetim kurulu üyesi olarak temsil ettiğim ICMA Ödüllerinde bu yıl ülkemize çifte mutluluk yaşatmanın hazzını yaşadım. Geçtiğimiz beş yıl içinde, önce uluslararası alanda yıldızı gün geçtikçe parlayan genç piyanistimiz Can Çakmur’a ‘Yılın Genç Sanatçısı’ (2021) ve BIS’ten çıkan ilk CD kaydıyla ‘Yılın Solo Enstrüman Kaydı’ (2020) ödüllerini, yapılan oylamalar sonucunda takdim etmiştik. Töreni geçen yıl Valencia’da yapılan 2024 ICMA Ödüllerinde ise, Andante adına 19 jüri üyesine sunduğum teklif üzerine, çağımızın büyük piyano ikilisi Güher ve Süher Pekinel kardeşlere ‘Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ sunduk.
 
15 yaşındaki ICMA Ödülleri tarihinde ödüle değer görülen Türk klasik müzik sanatçıları arasına bu yıl itibariyle, adaşı ağabeyinin izinden emin adımlarla giden genç piyanistimiz Can Saraç’ı da katmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Saraç, burslu eğitim gördüğü ünlü Liechtenstein Uluslararası Müzik Akademisi ile ICMA arasında son yıllarda yürürlükte olan ikili anlaşma uyarınca, 2024 yılında Akademi tarafından biz jüri üyelerine sunulan dört kişilik aday öğrenciler listesi üzerinden yaptığımız oylamayla ‘Discovery Award’a (Keşif Ödülü) layık görüldü. Can, oylama sürecinde jüriye yollanan videolarında sergilediği üstün performansla, diğer üç Akademili arkadaşını geride bırakmayı başarıp en yüksek oyla birinci seçildi. Can Çakmur’un son beş yıl içinde ikinci kez almak suretiyle, ICMA Ödülleri tarihinde müstesna bir yer edindiği ‘CD Kaydı Ödülü’nün oylama süreci ise biraz daha karışık çünkü kayıt ödülleri birkaç etaptan oluşuyor. Çok geniş tuttuğumuz aday kayıtlar listesini her oylama etabında biraz daha küçülterek her kategoride üç finaliste kadar indiriyoruz ve Ocak ortasında yaptığımız duyuruyla kategorilerinin birincilerini duyuruyoruz. Can, yine BIS etiketli Schubert+ serisinden çıkan yeni kaydıyla bu yıl Solo Enstrüman kategorisinde ödülü ikinci kez alma başarısı gösterdi.
 
Tüm bunları okurlarıma neden anlattım? Elbette her şeyden önce, sanatçılarımızın üstün başarılarını uluslararası klasik müzik dünyasının seçkin otoritelerine ispat edebilme güçleriyle gururlandık. Kimbilir hem onlardan hem de diğer üstün yetenekli müzisyenlerimizden ilerde daha ne başarılar göreceğiz… Ayrıca bu yazıyla, ICMA Ödüllerinin ne kadar demokratik ve şeffaf bir oylama yapısına sahip olduğunu da sizlere anlatmak istedim. Alanımızın klasik müzik ödülleri dağıtan çok sayıdaki şöhretli organizasyonuna kıyasla ICMA Ödülleri, Lüksemburg’dan İspanya’ya, Türkiye’den Finlandiya’ya, Romanya’dan Belçika’ya geniş bir tabana yayılan demokratik, şeffaf aday gösterme-oylama prosedürü, büyük kayıt-menajerlik-PR firmalarının maddi güçleri sayesinde sergiledikleri yoğun etkileme güçlerinden tamamen uzak kalabilen ‘bağımsız’ yapısı sayesinde, günümüzde uluslararası klasik müzik endüstrisinin en prestijli ve saygı gören ödülü haline gelmiş bulunuyor.
 
Bu başarıda, kurucu başkanımız olan, Lüksemburg’un klasik müzik dergisi Pizzicato’nun yayın yönetmeni Remy Franck’ın çabaları elbette çok büyüktür. Jüri üyeleri olarak bizler de hiçbir maddi karşılık beklemeden, salt klasik müzik sanatına olan sevgimiz ve bu sanatın yaşaması gerektiğine olan inancımızla, organizasyonumuzun hiçbir güç odağına yaslanmak zorunda kalmadan, bağımsızlığını sürdürerek ayakta kalması için yıllardır çabalıyoruz. Çünkü biliyoruz ki ICMA’nın varlığını sürdürebilmesinden en büyük yararı görecek olan kesimler, zaten yıllardır benzeri organizasyonlara kendileri imza atan (ama itiraf etmek gerekir ki büyük oranda ‘kendileri çalıp kendileri oynayan’) global kayıt-menajerlik-PR firmaları değil, bu büyük oyuncuların maalesef ısrarla sürdürdükleri (bir başka deyişle sürdürmek zorunda oldukları) bin türlü manipülasyondan uzak tutulması gereken bilinçli klasik müzik tutkunları ve küçük-orta ölçekli bağımsız klasik müzik kaydı firmalarıdır.


 
ICMA Ödüllerinin kaydettiği başarıdan iki pay daha çıkarmak isterim. Bir tanesi, müsaadenizle, kendime… Ama burada ‘Serhan Bali’ isminden daha çok, asıl söz konusu olanın, klasik müzik endüstrisi gibi maalesef (veya kaçınılmaz biçimde) fazlasıyla seçkinci/snop bir alanda, Türkiye’den bir klasik müzik yazarı/eleştirmeninin bu alanın aktörleri arasında kendine yer bulabilmesi gerçeğine vurgu yaparak… Yoksa bu kişi ben olmuş veya bir başkası, hiç önemli değil. Bu bağlamda asıl önemli olan, klasik müzik endüstrisinde ne yazık ki esamisi bile okunmayan, yıllardır önyargıyla/küçümsemeyle bakılan Türkiye’nin, önemli hale gelmiş bir uluslararası ödül organizasyonunda karar alıcı mevkide bir ismi bağrından çıkartabilmiş olması. Bu rolü benden sonra, benim yanımda veya benzeri bir başka organizasyonda üstlenebilecek vefakâr, cefakâr, fedakâr ve bu sanata sevgiyle, tutkuyla bağlı adayların çıkması olasılığına ise her zaman umutla bakıyorum.


 
ICMA Ödüllerinin başarısından çıkartmak istediğim ikinci pay ise, uluslararası klasik müzik endüstrisindeki karar alıcıların, görünürlüklerini her geçen gün artıran üstün yetenekli müzisyenlerimizin artık farkına varmaya başlayıp onlara daha fazla şans vermeleri. Bu bağlamda yalnızca ICMA Ödüllerinden bahsettiğim zannedilmesin. Uluslararası müzik okulları, yarışmalar, festivaller, ödüller, kayıt firmaları… Bu yapılar içinde ülkemizden çıkan müzisyenlerin her geçen gün daha fazla yer aldığını görerek gururlanıyoruz. ICMA Ödülleri jürisi ve yönetim kurulu üyesi sıfatıyla bendeniz de gençlerimiz başta olmak üzere başarılı müzisyenlerimizin uluslararası alanda daha fazla fark edilmeleri için elimden gelen gayreti bundan sonra da sarf etmeye devam edeceğim. ICMA Başkanı Remy Franck’ın 2025 Ödülleri seçim sürecinde, Pekineller, Çakmur ve Saraç’ın son yıllarda aldıkları ICMA Ödüllerinin etkisiyle bana dönerek sarf ettiği, ‘Türkiye çok iyi piyanistler yetiştiriyor’ cümlesiyle ne kadar mutlu olduğumu ve gururlandığımı sizlere anlatamam. Şimdi sıra, sadece piyano değil müziğin diğer alanlarında da yılmadan çalışıp başarılı işler yapan müzisyenlerimizin de uluslararası düzeyde fark edilmelerinde ve onlara şanslar tanınmasında…



 
Şu an önemli eksiklerimizden biri, ülkemizde yıllardır faaliyet gösteren Lila Müzik, A.K. Müzik, Kalan Müzik gibi kayıt firmalarından yayınlanan klasik müzik kayıtlarını, bu firmaların uluslararası düzeydeki tanınırlık ve görünürlüklerinin az olmasından ötürü, ICMA Ödüllerine kolay kolay aday gösteremeyişimiz, bir şekilde gösterebilmiş ve Andante dergisi olarak diğer jüri adayları nezdinde propagandasını yapmış olsak bile, bu kayıtların sonraki etaplara geçmelerini sağlayamayışımız. Bu konuda kayıt firmalarımız ve bu firmalardan kayıtları çıkan değerli sanatçılarımızın Andante’yle, Ahu Ünalp’le ve benimle daha yakın bir işbirliğine girmelerini (elbette böyle bir niyet ve istekleri varsa) onlara salık vermekten başka yapabileceğim pek bir şey yok.
 
Anlayacağınız, bu alanda daha gidecek çok yolumuz, ama inanıyorum ki, tadacak da çok başarımız var… Ama hepsinden de önemlisi, umudumuz var…
 
Sevgiyle kalın…
 
Serhan Bali

BENZER HABERLER


    Akçaağaç Sok. Görhan Apt. No: 1/1A Acıbadem Üsküdar / İSTANBUL | T: 0532 343 9328 | F: 0216 326 39 20