HABER

Senfoni Tasarımında Yüksek Bir Nokta

02.02.2025


Paylaş:

“Beşinci’yi bitirdim... Neredeyse tüm orkestrasyonu revize etmem gerekti. İlk başta nasıl böyle bir acemilikle yazabildim, anlayamıyorum. Açıkça, ilk dört senfoniyle edindiğim alışkanlıklar tamamen uçtu gitti ve sanki tamamen yeni bir mesaj, yeni bir teknik ortaya çıkmış gibi görünüyor...”      
- Gustav Mahler, 1911

 
Yüce yaradılışıyla gezegenimizde yaşamış en ihtişamlı ruhlardan birine sahip büyük bir sanatçı, uhrevi âlemlerden taşarak fiziksel dünyanın maddesel döngüsüne sıkışmış, görüp görebileceğiniz en hassas kalbi taşıyan insanlardan biridir Gustav Mahler. 1860’ta doğan Bohemyalı besteci, doğayla, doğaüstüyle, metafizikle içkin bir hayat sürecek, yaşam ve ölüm döngüsünün çalkantısıyla örülü derin iç dünyasını, insanların nesnel, sınırlı ve dar kalıplardan oluşan düzenine sığdırmaya çalışarak hayat yolculuğunu tamamlayacaktı. Trajedi taşlarıyla bezeli hayat yolu, onu her attığı adımda ölüme yaklaştıran bir merdiven gibiydi. Kalbinde biriktirdiği acıyı, hasreti, anlaşılamamanın çaresizliğini eserlerinde işleyecek, tükenişin çaresini ölümün sonrasındaki sonsuzlukta arayacaktı. 
 
Mahler’in varlığı çevresiyle, doğayla, toplumla, bu hayata dair ve bu hayatın ötesindeki her şeyle tümleşik bir varoluştur. Onu bir insan olarak, bir eş ve bir baba olarak ayrı, bir şef olarak ayrı, besteci olarak ayrı düşünemeyeceğimiz gibi, eserlerini de üçüncü senfoni, beşinci senfoni diyerek birbirlerinden bağımsız düşünemeyiz. Senfonileri bir büyük romanın ciltleri gibidir ve şarkılarıyla da aralarında aile gibi kan bağı vardır. Ailenin edebî üyesi ise Alman şair Rückert’tir. Rückert’in şiirleri, bestecinin eserlerinde sıklıkla karşımıza çıkar ve Mahler’in hayata bakışının dışa vurumunda yardımcı rol üstlenir. Mahler, 1901 yılında Rückert’in dört şiirini besteledi ve ardından 5. Senfoni’ye başladı. Bu şarkılar sonradan Kindertotenlieder olarak adlandıracağı döngünün ilk üç şarkısını oluşturdu. Mahler o dönemde bekârdı ve müstakbel eşi Alma ile tanışmamıştı; şiirlerde onu etkileyen şey, Rückert’in kaybettiği iki çocuğundan birinin, Mahler’in 1874’te ölen küçük kardeşi Ernst’in adaşı olmasıydı. Kardeşinin ölümü, Mahler’in çocukluğundaki en acı verici deneyimdi ve olgun bir sanatçı olarak onu anmak istemesi anlaşılabilir bir durumdu. Kindertotenlieder ve 5. Senfoni ile birlikte Mahler’in ölüm ve sonrasıyla ilgili karanlık, puslu, ruhani, yer yer ışıltılı biçimde çizdiği tablo sona ermiş, kasvetli ruhunun kurtuluşu müjdelenmiştir. 5, 6 ve 7. senfonilerin her biri muazzam büyüklükte, hem yazım tekniği hem ifade ve içerik olarak önceki ve sonraki eserlerinden ayrılan bir orta dönemi oluşturur. 

Kelimeler Kifayetsiz
İnsan sesi barındırmayan bu üç senfoni hakkında uzmanlar, eserlerin karmaşıklığı ve entelektüel derinliği karşısında öyle büyülenmiş ki müziğin karşısında kalemşör yazarların sözel betimlemeleri, metaforları yetersiz kalmıştır. Bununla Beethoven’ın geç dönem quartetleri arasında bir paralellik vardır; bu quartetler, yıllarca öyle yüksek bir müzikal felsefe düzeyinde değerlendirildi ki haklarında neredeyse anlaşılır bir paragraf bile yazılamadı. Bernard Shaw, 1894’te bu quartetler için “güzel, basit, doğrudan, gösterişsiz, mükemmel bir şekilde anlaşılır” yazdığında, bu sadece ikonoklast bir gösteri değil, yerinde ve zamanında bir müdahaleydi. Mahler’in üç orta senfonisi basit olmasa da güzel ve anlaşılır eserlerdir. Bu eserler de her güzel şey gibi sanat eseri ve sanatçı arasında zamana yayılan bir iletişim sonucunda, dinleyicinin de emeğiyle kavranabilir. 20. yüzyılda gelişen kayıt teknolojisinin, Mahler’e katkısı büyüktür. Eserlerini tam anlamıyla özümsemek, notalar ve konser performanslarının anıları aracılığıyla değil, kayıtların sürekli çalınmasıyla mümkün olmuştur. Aşinalık, bu eserlerin büyüklüğüne olan hayranlığı artırır. Karmaşık olmalarına rağmen, Mahler’in büyük tasarımları mantıklı ve amaçlıdır, her tekrarda dinleyiciyle aralarındaki sis perdesi daha da aralanır. Burada hemen altını çizmeliyim ki hiçbir teknoloji, hiçbir kayıt, konser salonunun sahnesinde bir araya gelmiş, kanlı canlı 120 kişinin yarattığı ses titreşimlerinin, esere bizzat maruz kalan dinleyiciye ulaşması kadar gerçek, heyecan verici ve yüce bir etki yaratamaz. 
 
Beşinci ile açılan orta dönemin üç büyük senfonisinden önce, geriye dönüp Mahler’in neyi arkasında bıraktığına bakmak gerekir. Ölüm ve ölüme dair kavramların, farklı açılardan ele alınışları besteciyi bambaşka bir yola itmiştir. 1. Senfoni’de ölüm, mizahla karşımıza çıkar: Bir avcının cenazesinde, hayvanlar tarafından taşınan tabutun ormandaki geçit töreninde buluruz kendimizi. Cehennem ve cennet kavramları iki uç noktada işlenmiştir. 2. Senfoni, ölüm yangınının alevleriyle başlayıp, uhrevi âlemlere pencere açarak, yeniden dirilişe olan inançla sona erer. 3. Senfoni Tanrı sevgisini onayarak biterken, 4. Senfoni ise bir çocuğun cennet görüşüyle sona erer. 5. Senfoni ise cenaze marşıyla başlıyor. Trompetin sunduğu, üç kısa notanın ardından gelen uzun bir notanın kimse Beethoven’ın 5. Senfoni’siyle doğrudan ilişkili olduğunu yadsıyamaz ve Mahler’in bu göndermeyi bilinçli yaptığı aşikârdır. Aslında bu motif, 4. Senfoni’nin birinci bölümündeki bir pasajdan çıkarılmış gibi görülebilir ancak Das klagende Lied’e kadar geri gider ve Mahler’de neredeyse Beethoven’daki kadar yaygındır. Beethoven bunu “Kader motifi” olarak adlandırıyordu, Mahler içinse muhtemelen psikolojik olarak aynı işlevi görüyordu.

Beethoven gibi Mahler de “program müziği” suçlamasına karşı duyarlıydı ve bu üç enstrümantal senfonide “salt müzik” yaratma konusunda bir kararlılığı vardı. Bu üç eser, birlikte bir devasa senfoni oluşturur ve her zaman olduğu gibi, tematik göndermeler ve çapraz referanslar içerir. Bestecinin gençlik dönemi eserlerinden Das Knaben Wunderhorn şarkı dizisi, ömür boyu sanatını şekillendiren etkilere sahiptir ve burada da karşımıza çıkar. Ancak bu üç senfoni için tohumlanan şarkılar, Mahler’in 1901’de başladığı Rückert şarkılarıdır. 4. Senfoni’nin her yerinde yer alan etkileşimin uzantısı olan sade dokuya sahip bir orkestra eşliğinde tasarlanmıştır ve Mahler, 1899'da Natalie Bauer-Lechner’e, değişime uğrayan yaratı sürecinden şu şekilde bahsetmiştir: “Önceki yıllarda, eserlerimde olağan dışı şeyler yapmayı severdim. Hatta ilk bakışta bile, genç bir adamın alımlı şekilde giyinmeyi sevmesi gibi, çığır açıcı yenilikler kullanırdım. Ancak zamanla, insan dışarıda uyum sağlamaktan ve fazla dikkat çekmemekten memnun olmaya başlar. Zaten başkalarından içsel olarak farklı olmak yeterince büyük bir ayrıcalıktır! Bu yüzden, şu an kafamdakileri alışılmış biçimsel kalıba dökebilirsem bundan memnun oluyor ve yalnızca, gerçekten gerekli olduğunda yeniliklerden kaçınıyorum.”  Mahler, o sıralar polifoni üzerine ayrıntılı çalışmalar yapıyordu ve Bach Gesellschaft tarafından yayımlanan ciltleri düzenli olarak alıp dikkatle inceliyordu. Natalie’ye şöyle demiştir: “Bach’ta, müziğin tüm tohumları bir araya getirilmiştir, tıpkı Tanrı’nın dünyayı şekillendirdiği gibi. Bundan daha büyük bir polifoni yoktur...” “Bach’tan sürekli olarak nasıl öğrendiğimi tarif edemem (bir çocuk gibi, ayaklarının dibinde oturarak) çünkü benim de çalışma yöntemim doğası gereği ‘Bachyen’!”

Mahler, 5. Senfoni’yle yeni bir stil yarattığının farkındaydı. Çalgılama tekniğinin bu yeni stile ayak uydurması için sürekli orkestrasyonu değiştiriyordu. Mahler’in eserleri arasında bu kadar çok revizyona uğrayan başka bir çalışma yoktur. Sadece bu bile Mahler’in gerçek bir yaratıcı deha olarak addedilmesine yeterlidir. Senfoninin birçok ayrıntıda farklılık gösteren üç versiyonu bulunmaktadır. 1904 baharında Viyana Filarmoni Orkestrası ile yapılan bir okuma provasından sonra Mahler, Alma’nın ona “bir vurmalı çalgılar senfonisi” yazdığını söylemesi üzerine vurmalı çalgı partilerini önemli ölçüde azalttı. Bu eser hakkında sürekli tatminsizdi, yıllar geçiyor olmasına rağmen neredeyse her performans sonrası düzeltmeler yaptı. Hiçbir eseri onu 5. Senfoni kadar huzursuz etmemişti. Sadece 8.’de kendisinden emin oldu ki onda bile ilk temsilin provalarında öğrencilerine dönerek “Ölümümden sonra bir şeylerin doğru olmadığını hissettiğinizde, değiştirin. Bu sadece hakkınız değil, aynı zamanda boynunuzun borcudur.” demiştir. 


Alma Mahler, 1908 ©️ Avusturya Ulusal Kütüphanesi

Kimse Onu Anlamıyor
Mahler’in 5. Senfoni’yle olan tatmin bilmez ilişkisi, zayıf kalbini günbegün yordu. Eserin merkezini oluşturan Scherzo bölümü için şöyle diyordu: “Scherzo, lanetli bir bölüm! Tarihin en uzun acı çekişlerinden biri olacak! Önümüzdeki 50 yıl boyunca şefler bunu çok hızlı çaldıracak ve anlamını bozacaklar! Halk, ah, Tanrım, bu kaosa nasıl tepki vermeli, diyecek; ya sürekli olarak bir dünyayı doğuran ve sonra bir anda yok eden bu ilkel seslere, bu gürleyen, kükreyen, uğuldayan okyanusa, bu dans eden yıldızlara, bu parlayan, ışıyan, nefes alan dalgalara? Beşinci, lanetli bir eser. Kimse onu anlamıyor!”
 
1901’de Mahler, Alma ile tanıştı. Bu önemli olay, 5. Senfoni’nin ortaya çıkışı açısından da anlamlıdır. Mengelberg’in aktardığına göre, senfoninin ağır bölümü olan ve pek çok filmde de karşımıza çıkan ünlü Adagietto, Alma’ya ilan-ı âşk olarak tasarlandı. Mahler’in 5. Senfoni’yi yazarken yaşadığı kaybolmuşluk hissi, 20. yüzyılın “yeni” müziğine adım atmasından kaynaklanıyordu; bu stil, şimdiye kadar sadece dolaylı yoldan eserlerinde işlenmişti. Ama hâlâ 19. yüzyılın büyük ruhunu barındırıyorlardı. Bu ruhun ve geleneklerinin, popüler melodilerinin, halk şarkılarının “alıntılanması”nın eşsiz tadına sahiptirler. Ancak bağlamlarından büyük ölçüde kopartılıp, melodik çizgilere indirgenirler. O mükemmel tonal fikirlerin armonik yapıları oldukça ince hâle gelir ve bazen tamamen terk edilir, yerine cesur bir karşıtlık hâkim olur. Bu, Reger’in abartılı Bach öykünmesi gibi ya da R.Strauss’un karikatürize armonisi gibi parıltılı bir doku değildir. Bu, yeni tür bir gerçek yatay çok sesliliktir. Mahler hakkında yazıp çizen tüm eleştirmenler, hatta şüpheci olanlar bile, bunun çağdaş müziğin evrimindeki eşsiz katkısı konusunda birleşir. 1908’de Schönberg, tamamen devrimci Üç Piyano Parçası ile atonalitenin kapısını açmış, Debussy ve Skryabin’in tonal dilin kelime hazinesini parçalayıp dönüştürmede Mahler’den daha ileri gitmişlerdir; Mahler ise “alıntılar” montajına sadık kalmıştır. Ancak, muhtemelen eski tematik malzemeye olan bu bağlılık, yeni karşıtlık yöntemlerini geliştirmesini sağladı ve bu yöntemler, müzikteki en ilerici akımın yönünü belirlemiştir. Mahler’in Schönberg ve öğrencilerinin erken atonal denemelerini özellikle onaylamadığı söylenmektedir. Bu, oldukça sık olarak yenilikçilerin bilinmeyene olan girişimlerinin sonuçlarını tam olarak kavrayamadığı anlamına gelebilir. Her durumda, Mahler’e olan borçlarını en coşkulu şekilde ifade eden gruplardan birinin İkinci Viyana Okulu olduğu kesin bir gerçektir.
 
Mahler, hayat felsefesi için müziğin silahlarıyla mücadele etmekten yorulmuştur. Hayata karşı güçlü ve eşit hissederek, müzisyen olarak müzik yazmayı hedeflemektedir. Böylece Beşinci Senfoni doğar, güç ve sağlam özgüvenle dolu bir eser olarak hayata dik bir şekilde bakar. Güçlü bir cenaze marşı, ardından şiddetli, çalkantılı bir tamamlayıcı bölüm, büyük boyutlarda bir scherzo, adagietto ve rondo-füg, senfoniyi tamamlar. Bu müzik, tutkulu, vahşi, acıklı, neşeli, ciddi, nazik, insan kalbinin açık olduğu tüm duyguları içerir ama hâlâ “sadece” müziktir ve tamamen müziğin salt varlığına müdahale eden hiçbir metafizik sorgulama yoktur. Öte yandan, senfoni tasarımında yüksek bir noktaya erişme çabası ve yeni, daha üst bir tür yaratmaya yöneliş tutkusu bulunmaktadır. Senfoni, yoğunlaşmış polifonisiyle çalgılama tarzının yenilenmesini gerektirmiştir. Eserin orkestrasyonu, Mahler’in gelişiminde yeni bir aşamadır. 
 
Mahler’in hayatının, gücünün ve yeteneğinin zirvesinde gösteren bir başyapıt olarak ışıldayan eseri, Carlo Tenan yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’ndan dinlemek için sabırsızlanacaksınız! 
 
13 Şubat 2025 Perşembe, 20.00
ZORLU PSM TURKCELL SAHNESİ
BORUSAN İSTANBUL 
FİLARMONİ ORKESTRASI
CARLO TENAN şef
MAHLER Senfoni No.5, Do diyez minor 

BENZER HABERLER


    Akçaağaç Sok. Görhan Apt. No: 1/1A Acıbadem Üsküdar / İSTANBUL | T: 0532 343 9328 | F: 0216 326 39 20