15.05.2025
Şef Carlo Tenan yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın başarılı kemancı Ziyu He’ye eşlik edeceği konser, müzikseverlere her zaman karşılaşamayacakları yüksek seviyede sanatsal bir yolculuk vadediyor!
Ziyu He
Ziyu He beş yaşında memleketi Çin’de Xiangrong Zhang ile keman öğrenmeye başlamış, henüz 10 yaşındayken Paul Roczek tarafından Salzburg’daki Mozarteum Konservatuvarı’na çalışmaya davet edilmiştir. Keman alanında yüksek lisansını 2021 yılında, viyola alanında yüksek lisansını ise Thomas Riebl ile Şubat 2023’te başarıyla tamamlayan, henüz 17 yaşında Musikverein’de Adam Fischer yönetimindeki Viyana Filarmoni Orkestrası’nın en genç solistlerinden biri olarak yıldızı parlayan Ziyu He, sonrasında Salzburg’daki Mozart Yarışması, Yehudi Menuhin Yarışması ve 2014 yılında da Eurovision Young Musicians’da “Yılın Genç Müzisyeni” seçilerek genç yaşında parlak bir kariyere adım atmıştır. Viyana Filarmoni, Viyana Senfoni Orkestrası, St. Petersburg Mariinsky Orkestrası gibi seçkin orkestralarda Adam Fischer, Christopher Warren-Green, Choo Hoey, Tung-Chieh Chuang, David Brophy, Diego Matheuz, Guoyong Zhang, Howard Griffiths, Valery Gergiev ve Hans Graf gibi değerli şeflerle çalışma imkânı bulmuştur.
Ziyu He, Avusturya Ulusal Bankası’ndan ödünç alınarak cömert özel sponsorlar tarafından kendisine sunulan Antonio Stradivari ve 1797 tarihli bir Giuseppe Guadagnini viyola ile konser kariyerine devam etmektedir.
Sir William Walton
Özellikle orkestra müziğiyle tanınan İngiliz besteci, koro şefi bir baba ve vokalist bir annenin oğlu olarak, çocukluğunda keman ve piyano eğitimi almış ve aynı zamanda babasının korosunda şarkı söylemiştir. Hem Ernest Ansermet hem de Ferruccio Busoni’den destek görmesine rağmen kompozisyonu kendi kendine öğrendiği söylenilir. 1912’de Oxford Üniversitesi’ne girerek burada Christ Church korosunda şarkı söylemiş ve eğitimini tamamlayarak müzik alanında lisans derecesini almıştır. Oxford’da Sitwell kardeşler Osbert ve Sacheverell ile tanışmış ve sonraki 10 yılın çoğunu onlarla seyahat ederek veya Chelsea’de onlarla yaşayarak geçirmiştir. Bu dönemde Sitwell’lerin kız kardeşi Edith’e, şiirlerini okurken eşlik edecek oda müziği topluluğu için bir dizi parça olan Façade’in (1923) yanı sıra piyano ve orkestra için Sinfonia Concertante (1928; 1943’te revize edilmiştir) ve Portsmouth Point’i bestelemiş ve bu dönemde orkestra bestecisi olarak ünlenmiştir.
Walton, başta Edward Elgar, I.Stravinski ve P.Hindemith olmak üzere bazı çağdaşlarından etkilenmiş, Walton’un en iyi eserlerinden biri olan Viyola Konçertosu’nun (1929) ilk icrası ise Hindemith tarafından gerçekleştirilmiştir.
Johannesburg Festival Uvertürü
Eser, besteci William Walton’a 1956 yılında Johannesburg’un 70. Yıl dönümünü kutlamak için sipariş edilmiştir. Kısa, canlı bir eserdir. Walton’ın, yayıncısına uvertürü “Kesintisizce dörtnala... Biraz çılgın, komik ve bayağı” şeklinde tanımladığı bilinmektedir. Walton’un biyografi yazarı Michael Kennedy ise eseri “Yedi dakikalık bir Rossini boğuşması” şeklinde nitelendirmiştir. Ne yorum yapılırsa yapılsın eser oldukça coşkulu girişiyle dinleyiciyi daha ilk saniyelerden tavlayabilecek bir yapıdadır.
Benjamin Britten
20. Yüzyıl ortalarının önde gelen İngiliz bestecilerinden Britten’ın operaları, 17. Yüzyılda Henry Purcell’in operalarından bu yana bestelenmiş en iyi İngiliz operaları olarak kabul edilmiştir. Aynı zamanda olağanüstü bir piyanist ve orkestra şefi olan Britten, çocuk yaşlarda beste yapmaya başlamış ve 12 yaşından itibaren besteci ve öğretmen Frank Bridge’le eğitimini sürdürmüştür. Daha sonra Londra’daki Royal College of Music’te John Ireland ve Arthur Benjamin ile çalışmış ve oradayken A Boy Was Born (1933; 1958’de revize edilmiştir) adlı koro varyasyonlarını bestelemiştir. Daha sonra radyo, tiyatro ve sinemada besteci olarak çalışmış, 1937’de yaylı çalgılar orkestrası için yazdığı Frank Köprüsü Teması Üzerine Çeşitlemeler ona uluslararası beğeni kazandırmıştır.
Britten’in operaları, İngilizce sözcüklerin ustaca düzenlenmesi ve orkestral ara bölümlerinin yanı sıra karakterlerin psikolojik derinliği nedeniyle de beğenilmektedir. Bestecinin modern müzik tarzlarını, formlarını, seslerini ve yeni teatral ortamları deneme konusundaki sürekli istekliliği, farkını ortaya koyabilmesinde son derece etkili olmuştur.
Keman Konçertosu, Re minör, Op.15
Britten’ın 1938-1939 yıllarında bestelediği eser, bestecinin Royal College of Music’teki eski öğretmeni Henry Boys’a ithaf edilmiştir. Britten, Aaron Copland’la kalırken eser üzerine çalışmış ve çalışmalarını Quebec’te tamamlamıştır. Eserin prömiyeri 29 Mart 1940’ta İspanyol kemancı Antonio Brosa tarafından John Barbirolli yönetimindeki New York Filarmoni Orkestrası ile New York’ta yapılmıştır.
Richard Wagner
“Wagner tanrısaldır. Ona öykünülmez.” der Nietzsche. Ona göre Wagner, müzik alanında çok da iddialı olmadığı için müziğin yalnızca bir araç olduğu düşüncesini öne sürmek durumunda kalmıştır. Halkın müzik alanındaki bilinçsizliğinden faydalanarak müziğini edebi fikirlerle süslemiş ve bu yolla yaptığı şeyin sadece müzik olmadığı fikrini kuvvetlendirmiştir. İçinde çok fazla edebiyat barındıran bu müzik Wagner’i yücelten ögelerdendir.
1813 yılında Leipzig’de doğan ve doğumundan altı ay sonra babasını kaybeden Wagner’in eğitim masraflarını üvey babası aktör ve şair Ludwig Geyer üstlenmiştir. Operalarındaki babalarını tanımayan Siegmund, Siegfried ve Parsifal karakterlerini yaratırken kendi hayatından esinlendiği düşünülmektedir. 10 yaşında müzik çalışmalarına başlayan Wagner, bu esnada eğitimine devam etmiş ve üniversiteye de gitmiştir. 1833 yılında Würzburg’da koro yöneticiliğine başlayarak müzik çalışmalarına ağırlık vermiş ve aynı yıl ilk operası De Feen’i bestelemiştir. 1843 yılında Rienzi ve The Flying Dutchman operalarının prömiyerlerinin ardından döneminin saygın bestecileri arasındaki yerini almıştır.
Çocukluğundan beri birçok şeyi bir arada başarabilmeye dair takıntısının daha sonra operalarında karşımıza çıkan bütünselci sanat anlayışı Gesamtkunstwerk’in temellerini oluşturduğu söylenebilir. Operalarının en ufak detayıyla dahi ilgilenmiş ve gerçek sanatın ancak bu şekilde yapılabileceğini savunmuştur. Eserlerinin ne tiyatro gibi halk tarafından hızla tüketilip alkış odaklı bir sanat haline gelmesini istemiş, ne de operalarının icracılar tarafından basitleştirilmesine razı gelmiş ve operaları sahneye konulana dek sanatçılara gerektiğinde müdahalelerde bulunmuştur.
Tannhauser Uvertürü WWV 70
Mi Majör tonda hacılar korosu temasıyla başlayan eser sonrasında görkemli şekilde yükselir ve akabinde daha yumuşak bir havayla hacıların Roma’dan dönüşünü canlandırır. Orta bölme hareketli (Bewegt) tempoda, 4/4’lük ölçüde aldatıcı ve bulanık tınılarla Venüsberg’in zevklerini duyurur. Dorukta ise Tannhauser’in Venüs Dağı’ndaki tutkulu şarkısı duyulur. Eserin en sonunda dindar hava, hacıların korosu tekrar belirir; Venüs’ün temasını yok etmeye çabalar ve sonunda başarılı olur. Hacılar geri dönmektedir, koro teması tüm görkemiyle yükselir ve parlak bir şekilde saf aşkın günahkâr aşk üzerindeki yengisi kutlanır.
Gustav Mahler
Mahler, 7 Temmuz 1860’da o zamanlar Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun bir parçası olan Bohemya’nın Kaliste kentinde orta sınıf bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve temel müzik eğitimini 1875’ten itibaren Viyana Konservatuvarı’nda almıştır. Orkestra şefliği yaparak iyi bir geçim sağlayabildiğini fark eden Mahler, Prag, Leipzig, Budapeşte, Hamburg’un da bulunduğu birçok opera binasındaki görevlerinden sonra 1897’de Viyana Devlet Operası’nın müdürlüğüne getirilmiştir. Hayatı boyunca önde gelen bir orkestra ve opera şefi olarak tanınan Gustav Mahler’in besteleri, Viyana’daki müzik camiası tarafından hiçbir zaman tam olarak anlaşılmamış ve kabul edilmemiştir fakat sanatçı geleceği öngörerek zamanının geleceğini söylemiştir ki, özellikle senfonileri dünya çapında hâlâ aynı coşkuyla dinlenmeye devam etmektedir.
Senfoni No.10, Fa diyez Majör: I. Adagio
1910 yazında bestelenen ve Mahler’in son bestesi olan bu senfoninin yalnızca ilk bölümü makul ölçüde tamamlanmış ve seslendirilebilir olduğu için eser bu şekilde seslendirilmektedir. Belki de o dönemde yaşadığı iç çalkantıların bir yansıması olarak Mahler’in bu son senfonisi birçok eserine göre oldukça dramatik ve melankolik bir yapıdadır.
15 Mayıs 2025, Perşembe, 20.00
ZORLU PSM TURKCELL SAHNESİ
BORUSAN İSTANBUL
FİLARMONİ ORKESTRASI
CARLO TENAN şef
ZIYU HE keman
SIR WILLIAM WALTON Johannesburg Festival Uvertürü
BRITTEN Keman Konçertosu, Re minör, Op.15
WAGNER Tannhäuser Uvertürü WWV 70
MAHLER Senfoni No.10, Fa diyez Majör: I. Adagio
Zeynep Simge Acunaz Eytemiz