SÖYLEŞİ

Bale Sanatına Adanmış Bir Ömür: Dilek Evgin

08.10.2025


Paylaş:

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı’nın 2005/21 yılları arası Bale Ana Sanatdalı ve Sahne Sanatları Bölümü Başkanı, Türk balesinin duayen sanatçısı, 42 yıllık eğitim tecrübesiyle dilimizde kaleme alınmış en kapsamlı klasik bale teknik kaynağı olan Klasik Bale - Teori ve Analiz adlı kitabın yazarı, Türk balesine sunduğu katkıları sayfalarımıza sığdıramayacağımız Prof. Dilek Evgin ile keyifli bir söyleşi yaptık. 

Bale sanatçısı, akademisyen, koreograf ve yazar… Neredeyse bale sanatının dört bir yandan çevrelediği bir ada gibisiniz. Genç sanatçılarımıza ilham olan kariyeriniz nasıl başladı?
İlkokul öğretmenim Rasime Aksoy’un yönlendirmesiyle, Cağaloğlu’ndaki İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda bale eğitimime başladım. Dokuz yıl süren disiplinli ve yoğun bir eğitimin ardından, Bale Yüksek Devresi’nden dereceyle mezun oldum.
 

Sanat yaşamınızda İngiltere’ye gidiş ve Türkiye’ye dönüş hikâyeniz oldukça dikkat çekici. Sizi önce İngiltere’ye götüren ve sonra tekrar ülkemize döndüren süreci okuyucularımızla paylaşır mısınız? 
Eğitimim boyunca tek hedefim sahnede dans etmekti. Ancak mezuniyet yılımda, 27 Aralık 1970’te Atatürk Kültür Merkezi’nin kullanılamayacak ölçüde yanmasıyla hayallerim bir anda altüst oldu. Zorunlu olarak üniversiteye (İşletme Fakültesi) başlasam da aklım hep baledeydi.

Bu süreçte, ablamın aracılığıyla Flensburg Operası’nda misafir sanatçı olarak sahne alma şansı yakaladım. Operanın artistik direktörü Andrea Duval, dansa olan yeteneğimi fark ederek bana balenin eğitmenlik yönüne yönelmemi önerdi. Çok hızlı öğrendiğimi, bu alanda başarılı olacağımı ve bana destek olacağını söyledi. Onun referansıyla, Londra’daki Royal Academy of Dance’in (R.A.D.) yüksek eğitmenlik bölümüne üç aylık geçici bir süre için kabul edildim. Akademide tüm kültür ve bale sınavlarını geçerek öğrenci kimliğimi kazandım ve eğitimime resmî olarak başladım.
 
Son sınıfa geldiğimde, staj ve kariyer planlaması kapsamında farklı ülkelerden teklifler aldım. Bu teklifler arasında Brezilya’da çalışmak istiyordum. Ancak Dame Ninette de Valois buna izin vermedi. Türkiye’ye dönmem, Türk balesine katkı sunmam gerektiğini, beni yakından takip edeceklerini ve bu konuda dönemin konservatuvar müdürü Prof. İlhan Usmanbaş’a yazacağını nazik ama kararlı bir dille ifade etti.
 
İlhan Hoca bana son derece zarif bir mektupla yanıt verdi. Böylece stajımı tamamlayarak İstanbul’a döndüm ve Türk balesi için çalışma sürecim resmen başlamış oldu.


Berfu Elmas, Dilek Evgin, Hatice Çağla Ertürk
 
Ezgiler, Koza, Ayın Raksı, İçimdeki Çığlık, Ki Yalnızdılar, Söyleyemediklerim, Yol, Üç ve Kısmet gibi birçok başarılı eseri sahneye taşıdınız. Müziği dansla görünür hâle getirmek sizin için ne ifade ediyor?
Müzik benim için vazgeçilmez bir unsur. Onu öylesine derinden hissetmeliyim ki, âdeta bedenimin bir parçası hâline gelmeli. Hareketler ise, içimde oluşan bu fırtınanın dışa vurumu; söyleyemediklerimi anlatmanın en doğal, en içten yoludur.
 

Koreografilerinizde Türk bestecilerinin eserlerine önemli bir yer ayırıyorsunuz. Türk bestecileri sizin için ne ifade ediyor?
Kendimi bu konuda çok şanslı hissediyorum; çünkü Ahmed Adnan Saygun, İlhan Usmanbaş ve Cemal Reşit Rey gibi büyük Türk bestecileriyle aynı dönemde, konservatuvarda aynı havayı soluma fırsatım oldu. İstanbul Radyosu’ndaki Türk bestecilere ait tüm kayıtları titizlikle dinleyip bir arşiv oluşturdum. Zamanla bu eserler benim başucu müzik kitaplığım hâline geldi.
 
Sürekli dinledim, her biri kendine özgü bir dünya sunuyordu. Yıllar içinde Saygun, Usmanbaş, Necil Kazım Akses, Perihan Önder, Ulvi Cemal Erkin ve Kamran İnce gibi değerli bestecilerin birçok eserini çalıştım. Onların müziğinde kendi iç ritmimi, duygularımı ve sahne dilimi buldum.


Hatice Çağla Ertürk
 
Klasik Bale - Teori ve Analiz isimli oldukça kapsamlı bir eseriniz bulunuyor ve bu kitabınızın Royal Academy’nin arşivinde de yer aldığını biliyoruz. Eserinizin içeriğinden ve oluşum sürecinden bahsedebilir misiniz?
Özetle bu eser, klasik bale tekniğinin yani âdeta alfabesinin Türkçe olarak masaya yatırılmasıdır. Covid döneminde her gün 6-7 saatlik yoğun bir çalışmayla, 42 yıllık bir birikimi sistemli bir biçimde kaleme aldım. Değerli öğrencim Mutlu Cankup, metinleri dijital ortama aktararak sürece büyük katkı sağladı.
 
Yurt içi ve yurt dışından temin edilen 3000’in üzerinde fotoğraf ve profesyonel kayıt bu eserde kullanıldı. Boyut Yayınlarıise her aşamada yanımızda olarak kitabın hayata geçmesine önemli destek verdi.
 
Emekleriyle katkıda bulunan öğrencilerim İ. Kodal, D. Kılınç, E. Güzel, B. Elmas, Z. Serpen, Ç. Ertürk, H. Topçuoğlu, C. Şadalak, G. Sönmemiş ve E. Demiröz’e bir kez daha gönülden teşekkür ederim.
 
Ayrıca, bu kitabın tüm gelirinin, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin “Anadolu’da Bir Kızım Var” projesine bağışlandığını belirtmekten onur duyarım.


Berfu Elmas
 
Her okur bir kitaba kendi penceresinden bakar. Bir bale öğrencisi, bir araştırmacı veya sadece baleye meraklı bir seyirci kendi pencerelerinden bakarken bu kitapta neler bulacaktır?
Bu kitap, şu anda Türkçedeki en kapsamlı klasik bale teknik kaynağıdır. Başta bale eğitmenleri olmak üzere, profesyonel eğitim sürecindeki öğrenciler, kariyerine yeni bir yön vermek isteyen dansçılar, yüksek lisans ve doktora düzeyinde akademik çalışma yapan araştırmacılar ile baleye ilgi duyan seyirciler için değerli bir başvuru kaynağı niteliği taşımaktadır.
 
Kısacası, bale sanatının disiplinli yapısını, tekniğini ve derinliğini merak eden herkesin kendi penceresinden değerli bir şeyler bulabileceğine inanıyorum.


Hatice Çağla Ertürk
 
Merak ettiğimiz bir başka husus, bale gibi harekete dayalı bir sanatı kitaplaştırmanın zorluğu hakkında… Tamamen sahnede anlaşılır olabilen bir sanatı kitaplaştırmak zor olmadı mı? 
Kitabın yazım süreci oldukça zorluydu. Harekete dayalı bir sanatı sözcüklere dökmek, her kelimenin hem doğru hem de yol gösterici olmasını gerektiriyordu; bu da çalışmalarımı son derece detaylı ve titiz bir hâle getirdi.
 
Ancak 42 yıllık eğitmenlik sürecimde edindiğim deneyimler ve kendimi her zaman bir öğrenci gibi görerek sürekli öğrenmeye açık olmam, bu eserin ortaya çıkmasındaki en büyük dayanağım oldu.
 

Bir söyleşinizde bale sanatı söz konusu olduğunda ülkemizle dünya arasında bir uçurum olduğunu söylemiştiniz. Hâlâ aynı fikirde misiniz? Geçen yıllar içinde bu uçurumu kapatabildik mi? Artılarımız ve eksiklerimiz neler sizce?
Evet, ne yazık ki profesyonel bale eğitimi konusunda hâlâ dünya ile aramızda önemli bir uçurum bulunuyor. Şu anda yalnızca altı ilimizde konservatuvar var ve bunların hiçbiri yatılı eğitim vermiyor. Özellikle büyük şehirlerde öğrenciler günün iki-üç saatini trafikte geçirmek zorunda kalıyor. Oysa dünya çapında saygın dans okulları, yatılılık ilkesini titizlikle sürdürerek öğrencilerine tam zamanlı ve odaklanmış bir eğitim ortamı sunuyor.
 
Türk çocukları son derece yetenekli, azimli ve çalışkan. En azından iki büyük kentimizde yatılı bale ana sanat dalları oluşturulabilse, ülkemizin dört bir yanından yetenekli çocuklar bu sisteme dâhil edilebilir ve profesyonelce yetiştirilebilir. Bu da Türk balesini, dünya sahnelerinde çok daha güçlü ve kalıcı bir şekilde var edebilecek bir adım olacaktır.


Hasan Topçuoğlu
 
Birçok yetenekli ismi baleye kazandırmış bir eğitimci olarak iyi bir bale sanatçısı olmanın dinamiklerini bizimle paylaşabilir misiniz? Eğitimciler bu dinamiğin neresinde rol alıyor?
Aslında bu sorunun detaylı yanıtını Klasik Bale – Teori ve Analiz adlı kitabımda tüm yönleriyle ele aldım; bir dansçı nasıl seçilir, hangi kriterlerle yetiştirilir, nasıl bir yol izlenmelidir, hepsi orada yer alıyor. Ancak şunu özellikle vurgulamak isterim: “Dans etmek bir iş değil, bir aşktır. Pes edemezsiniz. Düşersiniz, dersinizi alır, yeniden ayağa kalkarsınız.”

İyi bir bale sanatçısının yetişmesinde, teknik bilgi ve sahne disiplini kadar, doğru bir eğitmenle çalışmak da hayati önemdedir. Pedagojik donanımı yüksek, kendini sürekli yenileyen, gelişmelere açık, sanatın tüm alanlarını takip eden ve öğrenciye ilham verebilen bir eğitmen; bu yolculuğun her aşamasında yön gösterici ve destekleyici bir rol üstlenir.



 

BENZER HABERLER


    Akçaağaç Sok. Görhan Apt. No: 1/1A Acıbadem Üsküdar / İSTANBUL | T: 0532 343 9328 | F: 0216 326 39 20