26.10.2025

Yiğit Günsoy’un kaleminden, Richard Strauss’un operanın büyüsünü ve insan ruhunun karmaşıklığını en çarpıcı şekilde yansıtan eseri Der Rosenkavalier (Güllü Şövalye)…
Marschallin en fazla 32 yaşında genç ve güzel bir kadın olmalı. Sadece kötü bir ruh hâline büründüğünde kendisini 17 yaşındaki Octavian ile kıyaslayıp yaşlı olduğunu düşünmeli. Octavian güzel Marschallin’in ne ilk ne de son aşığı olmalı. Marschallin’in birinci perde finalindeki monoloğu asla hayata bir veda şeklinde değil, Viyana usulünde bir zarafet ve uçuşkanlıkla söylenmeli, yarı ağlar yarı tebessüm eder bir havada…
Ochs, rolünü birçok bas rahatsız edecek kadar kaba, itici bir yüz ifadesiyle ve aşağı tabaka hareketlerle oynamaktadır. Bu oldukça yanlış bir tiplemedir. Ochs, 35 yaşında bir köylü yakışıklısıdır. Yüksek tabakadan insanların bir üyesidir ve Marschallin’in salonuna girdiğinde düzgün davranır. Özü her ne kadar oldukça kaba olsa da dış görünüşü ve davranışı takdim edilebilir olduğu için Faninal onu ilk gördüğünde reddetmez.
Strauss ve Hofmannsthal 18. Yüzyılın en büyük komedisi sayılan W.A.Mozart’ın Le Nozze di Figaro’su, 19. Yüzyılın en büyük komedisi sayılan R.Wagner’in Die Meistersinger von Nürnberg’i gibi 20. Yüzyılın en büyük komedisi sayılacak bir eser yaratma tutkusunda birleşmişlerdi. Eserin ana karakterinin kim olduğuna karar vermek oldukça zordur. Baron Ochs her üç perdede de ağırlıklı bir rol oynamaktadır ve eserin prömiyerinden üç ay öncesine kadar operaya Ochs von Lerchenau, yani onun adının verilmesi düşünülmüştür. Octavian mıdır? O da tıpkı Baron gibi her üç perdede de ağırlıklı role sahiptir fakat ne besteci ne de librettist onun adını operanın başlığı olarak kullanmak istememiş sadece üstlendiği görevi operanın adı yapmışlardır. Yoksa ana karakter Marschalin midir? Kendisi birinci perde boyunca sahnede olmasına rağmen ikinci perdede hiç sahnede değildir ve ancak üçüncü perdenin sonlarına doğru sahneye gelir. Fakat ruhu ve etkisi operanın başından sonuna kadar yoğun etkisini göstermektedir.
Eserin librettosu her ne kadar kurgusal olsa da Kessler ve Hofmannsthal Fransız edebiyatını derinlemesine incelemeye başlamış ve karakterleri çeşitli eserlerden derlemişlerdir. Örneğin Moliere’in Monsieur de Pourceaugnac eserinden Baron Ochs karakteri yaratılmıştır. Bir başka Moliere eseri olan Les Fourberies de Scapin’den ise Faninal karakteri oluşturulmuştur. Louvet de Couvray’in Les Amours de Chevalier de Faublas’dan, Octavian, Sophie ve Marschallin karakterini oluşturmada esinlenilmiştir. Handaki kaçamak sahnesi ve Marschallin’in saatlerin durmasıyla ilgili monoloğu da diğer Fransız edebi eserlerinden etkilenerek yaratılmıştır.
Richard Strauss’un üç perdelik operası Der Rosenkavalier (Güllü Şövalye), prömiyerini 26 Ocak 1911’de Dresden’de yapmıştır. İlk temsili yöneten orkestra şefi Ernst von Schuch, daha önce Strauss’un Feuersnot, Salome ve Elektraoperalarının da prömiyerlerini yönetmiş olan orkestra şefidir. Marschallin rolünü söyleyen soprano Margarethe Siems, Strauss’un bir önceki operası olan Elektra’da Chrysothemis rolünü canlandırmıştır. Eva von der Osten Octavian, Minnie Nast ise Sophie rollerinin dünya prömiyerlerinde görev almıştır.
Operanın içinde Almancanın değişik şekillerini kullanan Hoffmansthal, asiller için rafine ve zarif bir dil kullanır. Daha yakın olan kişiler ise siz yerine birbirlerine sen diye hitap eder. Bunun örneğini en belirgin şekilde birinci perdede Octavian ve Marschallin arasında geçen konuşmalarda görürüz. Ochs, beceriksizce gösterişli veya rafine bir lisan konuşmaya çalışır ve Almancanın içine yabancı sözcükler katar ve kimi zaman onları da yanlış telaffuz eder. Asil olmayan diğer karakterler, ayrıca Mariandel kıyafetine büründüğü zaman Octavian, Avusturya lehçesiyle konuşur. Valzacchi ve Annina gibi İtalyan karakterler de oldukça İtalyan aksanlı ve kırık dökük bir Almanca konuşur. Strauss ve Hoffmansthal, sosyal statüyü belirtmek için lehçelere baş vurmuşlardır. Bu sebeple eser herhangi başka bir dile çevrildiğinde amacına ulaşamaz.
Her ne kadar yüzeyde Der Rosenkavalier güzel müziğe sahip komik bir opera olarak görülse de esasında derinde çok daha karamsar bir ton vardır. Habsburg Hanedanı’nın sonunun gelmesi ve sosyal statüdeki değişiklikler, zamanın durup dinlenmeden akıp gitmesi, toplumsal cinsiyet sorunları, aristokrasinin çöküşü ve burjuvaların yükselişi, aşkın özü, hayatın kaçınılmaz değişiklikleri ve sosyal rollerde insanların birbirlerine takındıkları maskeler eseri oluşturan temalardır. Her bir karakter bu sorunlardan bir veya birkaçıyla yüzleşir. Marschallin kendisini solmakta olan bir çiçek gibi görmekte, korkularını statüsü ve konumuyla saklamaya çalışmaktadır. Aslında temsil ettiği ölmekte olan ve kısa süre sonra değişecek olan imparatorluktur.
Octavian bir pantolon rolüdür fakat eser içinde kadın kılığına da girer. Octavian’ın kendisini önce bir kadına sonra da erkeğe dönüştürmesi aslında toplumdaki cinsiyet algısının yapılanmasını sonra ise yıkılmasını temsil etmektedir. Marschallin ve Sophie ile olan romantik sahnelerde yoğun bir erotizm vardır.
Baron Ochs maddi sıkıntıya uğradığı için hayat standardını değiştirmemek uğruna zengin bir eş aramaktadır. Her ne kadar onun gücünü yok edecek olan gelişmekteki burjuva sınıfından nefret etse de Faninal’den alacağı çeyiz parasını her şeyin üstünde tutmaktadır. Faninal, tıpkı Ochs gibi aç gözlüdür. Kızını sosyal statüsünü yükseltmek için kullanacağı bir araç olarak görmektedir. Burada en ufak bir aşk yoktur, tüm plan sosyal iki yüzlülüktür.
Sophie, ailesi tarafından zorla kendisinden yaşlı bir adamla evlendirilmeyi kabul eden Marschallin’in aksine Baron Ochs ile evlenmeyi reddeder. Aşksız bir evliliğin sosyal iki yüzlülüğüne karşı çıkar.
Der Rosenkavalier ilk temsilinden itibaren büyük bir başarı elde etmiş ve Strauss’un günümüze dek en sık sahnelenen operalarından biri olmuştur. İki ay içinde eser İtalyanca tercümesi ile La Scala’da oynanmış, bir sonraki yıl Avusturya’da oynandıktan sonra birkaç yıl içinde İngiltere, Amerika ve Fransa’da temsil edilmiştir.
Özellikle eserin final triosu, üç kadın sesi için bestelenen en mükemmel triolardan biridir.