02.11.2025

Paylaş:

Besteci Mehmet Güneş Açıkgöz, Capriccio of Bridal Pick-Up Ceremony adlı eseriyle Beethoven International Music Competition UK 2025'te Bestecilik Kategorisi’nde “Absolute First Prize”, Capriccio of Creation adlı yapıtıyla ise International Music Leadership Awards 2025’te “Best Composer of the Season” ödüllerine layık görüldü.
 
Bu iki eser, yalnızca bir bestecilik başarısını değil, aynı zamanda Türkiye’nin kültürel kimliğinin evrensel müzik dilinde yankılanışını da temsil ediyor. 
 
Gelenekten Evrensele Uzanan Bir Yolculuk: 
Capriccio of Bridal Pick-Up Ceremony
Açıkgöz’ün müzikal yaklaşımı, Doğu ile Batı arasında kurduğu hassas bir denge üzerine kurulu. Gelin Alma Kapriçyosu, Türk kültürünün en köklü ritüellerinden biri olan “gelin alma” geleneğini merkezine alıyor. Eser, Avrupa müziğinin orkestral formuyla açılıp, kısa sürede yerini Türk müziğinin coşkulu melodilerine bırakıyor.
 
Besteci, bu dönüşümün bilinçli bir tercih olduğunu vurguluyor. “Eserin ilk teması Batı müziğinin çağdaş dilinde başlıyor. Ancak yapı bir anda Türk melodik zenginliğine dönüşüyor. Bu, kültürümüzün köklerinden kopmadan modernleşme çabamızı anlatıyor.” İfadesinde bulunan Açıkgöz, eserde geleneksel taksim anlayışını, batı enstrümanlarına uyarlayarak yeniden yorumlamış. Tıpkı bir düğünün hazırlık telaşından eğlenceye uzanan duygusal geçişi gibi, müzik de farklı çok seslilik katmanlarıyla coşkulu bir finale ulaşıyor. “Gerçek yenilik kendi kültürümüzde gizli” diyen sanatçı “Avrupa’da, onlar gibi müzik yaparak değil, kendimizi olduğumuz gibi, hissettiğimiz gibi; kendi içimizdeki yenilikleri sunarak var olmalıyız. Bu benim için çok daha değerli.” diyor.
 
Yas, İnanç ve Yeniden Doğuş: 
Capriccio of Creation
Yaratılış Kapriçyosu, bestecinin kişisel yaşamındaki en yoğun duygusal dönemin ürünü.
Açıkgöz, eseri 2023 yılında yaşanan deprem felaketinden hemen önce yazmaya başlamış. Başlangıçta yaratılışın mucizesini anlatmak isteyen besteci, felaketin ardından müziğinde bambaşka bir duygusal evreye geçmiş: “Depremden sonra her şey değişti. Eserde, yaratılışa karşı hissettiğim gizem ve merak, yerini derin bir yas ve öfkeye bıraktı. Bu içsel dönüşüm müziğe de birebir yansıdı. Fagot ve klarnetin, kayıp duygusunu betimleyen melodileri duyulduğu anda eserin atmosferi ve sonrası tamamen değişti. Majör ve minör tonlar arasındaki salınımlarda ise, hem hâlâ hayatta olmanın verdiği şükranı hem de yaşananların yarattığı hüznü bir arada anlatmaya çalıştım.” 
 
Eserdeki ani geçişler, dramatik dalgalanmalar ve serbest yapı, “kapriçyo” formunun doğasına da uygun bir anlatım oluşturuyor. Açıkgöz, bu yapıyı “hayatın öngörülemezliği ve yaratılışın gizemi” olarak tanımlıyor.
 
Capriccio of Creation, International Music Leadership Awards 2025’te aldığı “Best Composer of The Season” ödülüyle hem teknik gücü hem de duygusal derinliğiyle uluslararası beğeni topladı.




 
Köklerden Beslenen Bir Yenilik Anlayışı
Mehmet Güneş Açıkgöz, müzik eğitimine 11 yaşında piyano ile başladı. Genç yaşta saz, ney ve duduk gibi geleneksel enstrümanlarla tanıştı. Türk besteci Server Acim ve Azerbaycanlı besteci Elhan Bakihanov ile sürdürdüğü bestecilik çalışmalarının ardından, Mannheim Musikhochschule’de Amerikalı besteci Sidney Corbett ile çalışmalarına devam etti. Bu süreçte, Doğu ve Batı müziğinin dillerini, ustalıkla harmanlayarak kendine özgü bir müzikal dil geliştirdi.
 
Besteci, modern çağda “yenilik” arayışının biçimsel bir deneme değil, kültürel bir farkındalık olduğunu savunuyor: “Türk müziği benim için bir melodi cennetidir. Müziğimizde her duyguyu yalnızca melodiyle ifade edebilirsiniz. Kullandığım çok seslilik bu melodik yapıya yeni bir boyut katıyor, ama özü hiçbir zaman kaybetmemek gerek.”
 
Açıkgöz’ün eserleri, dinleyiciye hem tanıdık hem de yeni bir tını sunuyor. Onun müziğinde geçmişin izleri, modern dünyanın sesleriyle iç içe geçiyor. Gelin Alma Kapriçyosu’nda gelenekten gelen coşku, Yaratılış Kapriçyosu’nda ise insanın varoluşsal sorgusu aynı orkestral düzlemde buluşuyor.
 
2025 yılında elde ettiği bu iki uluslararası ödülle Açıkgöz, sadece bir besteci olarak değil, kültürel kimliğini müzikle evrensel düzleme taşıyan bir sanatçı olarak da Türk müziği adına güçlü bir temsil oluşturdu.