13.10.2013
Beethoven ile Şostakoviç'in yaşamlarında bir ortak özellik aramak gerekirse, ikisinin de 'devrim' düşünceleri doğrultusunda, liderler nedeniyle uğradıkları hayâl kırıklıkları gösterilebilir. Beethoven, Napolyon'dan çok şey beklerken onun kendini imparator ilan edip ardından Avrupa'yı savaşa sürüklemesi Beethoven'i çok sarsmıştır. Ama besteci devrimci düşüncelerinden vazgeçmemiştir. Şostakoviç ise, devrimci ve ilerici düşüncelere sahip olmasına karşın, Sovyetler Birliği'nde Stalin döneminin baskıcı yönetimi altında yaşamak ve kimi bestelerinde Komünist Partisi'ni kandırabilmek için yeni yöntemler denemek zorunda kalmış, Stalin'in ölümünden sonra ise sevincini ve düşüncelerini müzikle ifade etmiştir.
Bilkent Senfoni Orkestrası'nın şef Işın Metin yönetiminde 11 Ekim akşamı verdiği konser, bu iki bestecinin yapıtlarından oluşuyordu. Birinci yarıda bestecinin, yumuşak ve zarif bir yaklaşım sergilediği 1 numaralı Leonore uvertürünü dinledik. Ardından anıtsal piyanist İdil Biret, 4. Piyano Konçertosu'nu seslendirdi. Her zamanki zarif ve ağırbaşlı tavrıyla sahneye gelen Biret, kendi yüksek ortalamasının sınırlarını zorlayan nefis bir etkinlik çıkardı. Özellikle ikinci bölümde, bestecinin ileride besteliyeceği eserlere, örneğin 9. Senfoni ana temasına göndermeler de içeren, senfonilerinde uygulayacağı kimi uzun duraklamaların haberini veren yaklaşımını, hârika bir tuşeyle duyurdu. Uzun alkışlara önce Brahms'ın, piyano düzenlemesini de bestecinin yaptığı 1 numaralı Macar Dansı'nı fevkalade enerjik biçimde çalarak karşılık verdi, ikinci bis olarak da Chopin'in Op. 25 dizisinden 5 numaralı etüdü seslendirdi.
Konserin ikinci yarısında, şef Işın Metin'in iyi hazırlandığı, orkestranın da hevesli olduğu belli olan Şostakoviç'in 10. Senfonisini dinledik. Yaylı gruplarının bütüncüllüğü, denge yerli yerindeydi. Orkestranın tahta üflemeliler grubu sololarda çok temiz tını elde etme konusunda adeta birbirleriyle yarıştılar. Ozan Evruk (fagot), Selçuk akyol (obua) Nusret İspir (klarinet), Albena Sezer (flüt) özel kutlamayı hak ettiler. Laszlo Gyarmati önderliğindeki korno grubu da konser boyunca temiz etkinlikleriyle dikkati çekti.
Senfoninin hızlı tempodaki scherzo bölümünde, Şostakoviç hem Sovyet diktatör Stalin'in portresini çiziyor, hem de ölümünden duyduğu sevinci ifade ediyordu. Yani 'dehşet'i anlatan sert yaklaşımlar ve sevinci dışavuran alaycı tınılar bir aradaydı. Şef Metin ve BSO'nun Şostakoviç seslendirmesinde gösterdikleri başarı kutlanmaya değer, üst düzey bir etkinlikti. Şef Metin yoğun alkışlar karşısında şef partitürünü çiçek buketini dayanak yaparak dinleyiciye alkışlattı. Gelemeyenlerin kaçrdığı bir konser olduğunu söyleyebilirim.
Şefik Kahramankaptan // Yansımalar // 12 Ekim 2013