MAKALE

Alman opera geleneğinde önemli bir aşama Genoveva

18.09.2011


Paylaş:

 
Robert Schumann'ı doğumunun 200. yıldönümünde anarken, bu romantik dâhinin, döneminde anlaşılamamış eserlerinden biri olan 4 perdeli Genoveva operasını ve ortaya çıkış öyküsünü aktaralım istedik.   
 
Robert Schumann'ın 1839 yılına kadar yazdıkları, daha çok piyano ve edebiyatla ilgili müzikler olmuştur. Bu dönemde besteci, gerçekdışı bir dünyaya sığınırken, bestelediği lied ve solo piyano eserleri derin bir kültürü yansıtmaktadır. Sıra artık senfonik müziğe ve özellikle operaya gelmiştir. Çünkü Schumann'ın zihninde opera, sanatsal yaratıcılıkla, şiir ve müziği buluşturmaktadır. Schumann 1842 yılında bir arkadaşına, tüm Alman bestecileri gibi, en büyük arzu ve hedefinin ('Akşam okuduğum duanın ne olduğunu biliyor musunuz? Adı Alman operası. Bunu gerçekleştirmek gerek…' demektedir) bir ulusal opera bestelemek olduğunu açıkladığında, Weber öleli 16 yıl olmuş, Wagner ise operası Rienzi'yi yeni sahnelemiştir (20 Ekim 1842).   
 
1843 yılında Dresden'e yerleşmiş olan Wagner ile Schumann, birbirlerinden bağımsız ve farklı yaklaşımlarla, Alman operasını ortaya çıkarma çabası içindedirler. Daha önce, Mozart, lirik alanda Alman dramının kendisini göstermesi için gayret göstermiş ve İtalyan operasını tercih etmesine rağmen Alman dinleyicisinin başarılı bulduğu bir temsili kabul edebileceğini ispat etmişti. Ayrıca Beethoven (Fidelio) ve özellikle Weber (Der Freischütz) 19. yüzyılın ilk yarısında Alman operasının nasıl da adım adım ilerleyerek kendini kabul ettirebileceğini göstermişlerdi.  
 
Schumann 1843 yılında Thomas Moore'un  Lalla Rookh adlı, bir Fars efsanesini esas alan eserinden esinlenerek Das Paradies und die Peri (Cennet ve Peri) adlı müziksel dramla senfonik ve lirik alana el atar. 1844 yılında Dresden'e yerleştiğinde ise zihninde bir başka konu vardır: Faust. Fakat bunun da, Cennet ve Peri gibi, oratoryo biçiminde olması gerektiğini düşünmektedir. Son derece kültürlü, entelektüel bir kimliğe sahip olan Schumann ciddî bir okuyucudur. Sahnelenmek üzere yaratmayı düşündüğü eser için ilgilendiği konular ve yazarlara göz attığımızda, bir kütüphanede kitaplara bakmış gibi oluruz: Faust, Till Eulenspiegel, Abelard ile Heloise, Wilhelm Meister; yazarlardan, Andersen, Pedro Calderòn, Hoffmann, Shakespeare ve Byron!   
 
Bu arada Wagner ile Schumann dost olmuşlardır; birlikte Alman operasının şekli üzerinde tartıştıkları uzun saatler geçirirler. Ancak iki bestecinin anlayışları farklıdır: Wagner, Uçan Hollandalı, Rienzi ve Tannhauser ile lirik alanda tarih ve gerçekdışına dayanan tür konusundaki üstünlüğünü ispat etmiştir. Wagner için müziksel tutarlılık kadar, dramatik bütünlük de önemlidir. Schumann ise şiirsel düşünceye önem vermektedir. Onun için operada müzikal buluşlar, teatral boyutun önüne geçmektedir. O sıralarda yoğun biçimde Lohengrin operasını bestelemekte olan Wagner ile arkadaşlığını sürdürse de, Schumann, Weber'i kendisine örnek aldığını açıkça söyler. 1847 yılında Weber'in Euryanthe (1823) operasını izledikten sonra (' fikir bakımından o kadar zengin, muhteşem ki!'), yapıt 20 yıl öncesine ait olmasına rağmen, kendini Wagner'den çok, Weber'e yakın hisseder.    
 
1847 yılında, Hebbel'in   o dönem çok popüler olan Brabant'lı Azize Genevieve'den esinlenen Genoveva adlı trajedisini, operasının konusu olarak seçer. Robert Reinick'den libretto ister ama beğenmez ve metni 1847 ve 1848 yıllarında, Wagner'in eserleri için yaptığı gibi, kendisi kaleme alır.   Genoveva Lohengrin ile neredeyse günü gününe, aynı sıralarda ortaya çıkmış, 4 Ağustos 1848 günü tamamlanmış, Ekim ayında Leipzig operasına sunulmuştur. Fakat 1848 İhtilâli gerek Lohengrin, gerek Genoveva'yı etkilemiş, her iki eser de 1850 yılında sahnelenebilmişlerdir. Kayıtlara göre, ilk temsilin başarılı geçmesine rağmen, prömiyerden sonra sadece iki temsil daha gerçekleştirilmiştir. Ondan sonra da, Almanya ve Avrupa'nın tek tük birkaç şehrinde, çok az sayıda temsille izleyici karşısına çıkartılmıştır.   
 
Schumann Genoveva'dan sonra klâsik lirik formdaki denemelerini yenilememiş, daha çok, oratoryoya yakın bir türde eser vermeyi denemiştir. Yakın dostu Mendelssohn'un Walpurgis'in İlk Gecesi adlı eserinden çok etkilenen besteci, Genoveva'dan önce zihnine yer eden Faust konusu üzerinde çalışmaya başlayarak, üçüncü bölümünü tamamlamış (1848) , sonra birinci (1849) ve ikinci (1850) bölümleri ortaya çıkartmıştır. Faust kuşkusuz Schumann'ın vokal alandaki sanat şaheseri olarak kalmıştır.  
 
Eserin konusu ve yapısı  
 
Genoveva'nın konusu, bir Ortaçağ karakteri olan Brabant'lı Genevieve ve Almanya tarihine dayanmaktadır. Genevieve of Brabant'ın bugün Belçika ile Hollanda arasında bir bölge olan Brabant'ın (Eyalet) valisi Siegfried of Treves'in eşi olduğu tarih kitaplarında yazmaktadır.   
 
Haçlı Seferine çıkan Kont Siegfried, eşi Genoveva'yı, dostu, genç şövalye Golo'ya emanet eder. Olay, Genoveva'ya gizlice âşık olan Golo'nun Genoveva tarafından reddedilmesi üzerine, intikam yemini ederek, bir zamanlar Genoveva'ya sütannelik yapmış olan, ama Saraydan uzaklaştırıldıktan sonra kendini kara büyüye veren Margaretha'nın da yardımıyla, kocasına ihanetle suçlanmasını sağlayacak komplo düzenlemesi; komplonun başarılı olması neticesinde Siegfried'in eşi Genoveva'nın öldürülmesini emretmesi; ancak, entrikaya karıştırılan hizmetkâr Drago'nun Golo tarafından öldürüldükten sonra, ruhunun büyücü Margaretha'nın kırılan aynasının içinden çıkarak, Genoveva'nın suçsuzluğunu Siegfried'e itiraf etmesi için Margaretha'yı ikna etmesi; karısının suçsuz olduğunu öğrenen Kont'un Genoveva'yı ölümden son anda kurtarması ve ondan, olanlar için af dilemesinin etrafında geçmektedir.    
 
Schumann Genoveva ile 'haksız yere suçlanan ve mahkûm edilen, ama ölüm ve utançtan son anda kurtarılan sadık eş' imajına el atmaktadır. Ondan önce Beethoven tarafından da işlenen bu tema (erdemli, suçsuz eşin suçlanması, vs.)  Schumann döneminde olduğu gibi, bugün için de geçerli olabilecek bazı temel değerlere odaklanır: Kötüye karşı iyi, dürüstlüğe karşı düzenbazlık, bireye karşı kalabalık, gibi. Daha önce de değindiğimiz gibi, Schumann Weber'den de etkilendiğinden, eserde Weber'in operalarında görülen gerçekdışı unsurlara da (büyü, ayna, kırılan aynanın içinden çıkan ruh, büyücü) rastlanır. Schumann eserinde renkli bir orkestrasyon kullanmıştır; Siegfried sefere çıkarken duyulan tahta üflemelilerin, davul ve zafere işaret eden trompetlerin coşkun fanfarları, renkli pasajlardır.   
 
İkinci perdede Genoveva'nın hüznü ve yalnızlığı, orkestranın etkileyici müzik cümleleriyle ifadesini bulur. Koronun haykırışlarının kestiği Golo ile diyalog âdeta soluk keser. Genoveva ile Golo'nun düeti ise iki sesli, yumuşak bir lied gibidir. Golo'nun hayali aynada belirdiğinde ise, Schumann'ın müziğinin kasvetli dokusu Der Freischütz'deki Wolf's Glen sahnesini hatırlatır.   
 
Eserin tamamında, çoğu tek bir ana motife (başta duyulan koral) dayanan, iç içe geçmiş kılavuz motifler (leitmotiv) işitilir. Ana motif ilk olarak dinsel bir koral şeklinde yansır, olumlu bir izlenim bırakır; sonra ezilmiş halkın üzerindeki baskıyı tasvir eder, derken Golo, Genoveva ve çok az bir varyasyonla, Margaretha'yı anlatır. Vokal bakımdan yazılımı da güzel ve yer yer zorludur (Örneğin son perdedeki Genoveva'nın aryası 'Die letzte Hoffnung schwindet'in en deneyimli sanatçıları bile zorladığı söylenmektedir). Öncelikle operaya Uvertür'ü besteleyerek başlayan Schumann, Uvertür'e operada kullanacağı birkaç önemli temayı yerleştirmiştir.   
 
Genoveva ile Lohengrin'in hemen hemen aynı günlerde bestelendiğini belirtmiştik. Konunun Ortaçağda geçmesi, kadın-erkek ilişkisini işlemesi gibi ortak noktalar dışında, her iki eser de aynı dönemin meyveleridir. Fakat ilginç olan, ikisinin tam anlamıyla birbirinin zıddı olması ve estetik anlayışlarının farklılaşmasıdır. Wagner, Lohengrin/Elsa çiftinin 'imkânsızlığını' açıkça ortaya koyarken, Genoveva'da evlilik akdinin ve erdemli eşin önemi ağır gelmektedir. Romantik bir karakter olan Elsa'yı endişe ve şüphe kemirirken, Genoveva inancını hiç kaybetmez, en acıklı ve umutsuz anlarda bile şaşırtıcı bir vakar, saygınlık örneği verir. Bununla beraber, karakterlerin oluşumları, iki eseri yaklaştırır: Büyücü Margareth, Ortrud'un kötü etkisini hatırlatır. Koyu mezzosoprano sese sahip iki karanlık karakterdir bunlar. Kahramanlarımızın özellikleri de hayli farklıdır. Her ikisi de şövalye olan Lohengrin ve Siegfried farklı  'kardeşlerdir': Biri tenor, diğeri baritondur. Birincisi sözlüsünü terk ederken (Lohengrin), diğeri onuru ayaklar altına alınan sevdiğini aklamak üzere geri gelir. Bunu da, iki bestecinin hayata ve dünyaya birbirine zıt bakış açıları şeklinde yorumlayabiliriz. Genoveva'nın uzaklaştırılan sevdalısı Golo'nun kişiliği de Wagner'in Talramund'undan daha renkli bir müzikle tanımlanmıştır.   
 
Eleştirmen, yazar Carter Chris Humpray, Genoveva ile ilgili incelemesinde, Schumann'ın müziği bir şiir gibi algıladığını ve bu tek operasının, oyun bakımından, 'tartışmasız' dengesiz olduğunu ileri sürmekle beraber, bestecinin ilk lirik denemesi olarak, müziğin eserin teatral zayıflıklarını kapattığını, Uvertür'ün olduğu gibi, 4 perdelik operanın birçok bölümünün de muhteşem müzik sayfalarını içerdiğinin altını çiziyor.  
 
George Bernard Shaw ise operanın Londra prömiyerinin ardından, 13 Aralık 1893 tarihinde yayımlanan eleştirisinde daha acımasızdır: 'Bir opera bestecisinden beklenen niteliklere bakacak olursak, Schumann'ın Beethoven'in çok gerisinde, Beethoven'in Mozart ve Wagner'in gerisinde olduğu ölçüde, gerisinde olduğunu görüyoruz. (Schumann'ı kastederek) Daha başından hakiki manada saçma (budala) bir libretto seçerek, ciddî bir eser yaratma iddiasından vazgeçmemiş midir?' demekte.  G. B. Shaw'un eleştirisinin tamamı okunduğunda çok hoşgörüsüz olduğu görülür.   
 
Genoveva operası bugün sahnelerden uzakta ve sahnelenmesi kolay olmayan bir eser olarak görülmekte. Eseri 2008 yılında Zürih Operası'nda yöneten ve üzerinde uzun araştırmalar da yapan ünlü şef Nikolaus Harnoncourt'a göre bu ilgisizliğin nedeni, eserin bir ruh halini, içsel bir dramı yansıtmasından ileri gelmekte, bestecisinin müziğin konuya göre daha yoğun bir ifade şekli taşımasını istemesinden kaynaklandığını düşünmekte.   
 
Operanın müziği, yeniden değerlendirilmeyi hak edecek kadar güzel, ifade açısından ise son derece zarif. Ayrıca unutulmamalıdır ki, Genoveva operası, müziksel açıdan gerek Schumann'ın meslek yaşamında, gerek Alman opera tarihi içinde önemli bir aşama sayılmaktadır. Schumann'ın şarkılarından insan sesini ne kadar güzel değerlendirdiğini biliyoruz. Bu bakımdan, daha uzun yaşasaydı, kimbilir, daha ne güzel lirik eserler yaratabilirdi, diye düşünmekten de kendimizi alamıyoruz.   
 
KAYITLAR    
 
CD   
 
Ziesak, Widmer, van der Walt, Avrupa Oda O/N.Harnoncourt (Teldec, 1996) 
 
Moser, Dieskau, Schreier, Schröter, Leipzig Gewandhaus O./K.Masur (Berlin Classics, 1977)                                  
 
DVD 
 
Banse, Gatner, Mathey, Kallisch, M. Kusej (reji), Zürih Opera O./N.Harnoncourt (Arthaus, 2008) 
 
 
AYŞE ÖKTEM
oktem.ayse@gmail.com
 


Akçaağaç Sok. Görhan Apt. No: 1/1A Acıbadem Üsküdar / İSTANBUL | T: 0532 343 9328 | F: 0216 326 39 20