27.09.2011
'Johann Jacob, Türk şehri Bender'den İstanbul'a geçti ve orada bir Fransız elçisiyle İstanbul'a gelmiş olan ünlü flüt virtüözü Buffardin'den flüt dersleri aldı. Bu bilgi, Buffardin'in kendisi tarafından daha sonra Johann Sebastian'ı Leipzig'de ziyaret ettiğinde açıklandı.'
Bu satırlar, Carl Philipp Emanuel Bach'ın 1774 yılında babasına ailesiyle ilgili gönderdiği dokümanlara eklediği mektupta yer almaktadır. Barok döneme damgasını vuran büyük besteci Johann Sebastian Bach'ın kardeşi Johann Jacob Bach (1682(vaftiz)-1722) Almanya'nın Eisenach şehrinde doğmuş, bir Latin okulundaki eğitiminin ardından belediye bandosunda obuacı olarak görev yapmıştır. Babalarının vefatı üzerine iki kardeş, ağabeyleri Johann Christoph Bach'ın yanına Ohrdruf'a taşınmışlar ve bir dönem birlikte yaşamışlardır. 1704 yılı, kardeşlerin hayatında bir dönüm noktası olmuştur: Johann Jacob, İsveç Kralı 12. Charles'ın askeri bandosuna obuacı yazılarak Almanya'dan ayrılmaya karar vermiştir.
Johann Sebastian, Johann Jacob'un İsveç ordusuna yazılması kararını üzüntüyle karşılamış hatta yaşadığı duyguları aynı günlerde bestelediği BWV 992, Si bemol majör 'En sevdiği biraderinin gidişi üzerine Capriccio' (Capriccio sopra la lontananza del suo fratello dilettissimo) ile ifade etmiştir. Ancak kararını hiçbir şekilde değiştirmeyen Johann Jacob, obuacı olarak girdiği İsveç Kralının ordusuyla savaşlara katılmış, ordunun Rusya karşısında aldığı yenilginin ardından İsveç Kralı ve geriye kalan askerlerin Osmanlı İmparatorluğu'na yaptıkları sığınma başvurusunun kabul edilmesi üzerine bir Osmanlı şehri olan Bender'e (Makedonya) yerleşmiştir. İşte Johann Jacob Bach'ın Osmanlı topraklarındaki macerası böylece başlamıştır! Johann Jacob'u Bender'den İstanbul'a getiren olaylar silsilesi ise, İsveç Kralının bir süre sonra iltica talep ettiği Osmanlı topraklarında ayaklanmalar çıkarmasıyla dönemin padişahı III. Ahmed tarafından 1713 yılında İstanbul'a göz hapsine getirtilmesiyle başlamıştır.
Geç Barok dönem Fransız flütisti ve bestecisi Pierre Gabriel Buffardin (1690-1768) başarılarıyla Avrupa'yı kasıp kavururken, 1715 yılında dönemin Fransa elçisi vasıtasıyla İstanbul'a gelmiştir. Her ne kadar bu ziyareti bildiren kaynaklar, Fransız elçisinin ismini vermese de Lale Devri'ni yaşayan İstanbul'da ilgili yıllarda elçilik yapan iki isim karşımıza çıkmaktadır: Charles de Ferriol ve Pierre Puchot.
Ferriol 1711 yılına kadar elçilik görevini sürdürmüş, onun ardından Puchot bu göreve atanmıştır. Ferriol, Fransa ve Osmanlı İmparatorluğu arasındaki kültür-sanat kapılarını sonuna kadar açmış, aynı anlayış Bach ve Buffardin'i buluşturarak tarihe damgasını vurmuş olan Puchot'la devam etmiştir. Puchot 1711-1716 yılları arasında elçilik görevinde bulunmuş, 1713 ayaklanmasından sonra Johann Jacob Bach İstanbul'a gelmiş, Pierre Gabriel Buffardin de 1715'te başlayacağı Almanya saray müzisyenliği görevinden önce İstanbul'u ziyaret etmiştir.
Girişte sözünü ettiğimiz Carl Philip Emanuel Bach'ın mektubu bize bu tarihi buluşmanın zamanını tam olarak bildirmese de buluşmayı sağlayan olayları sırayla incelediğimizde 1713-1715 yılları arasındaki bir zaman diliminde Johann Jacob Bach ve Pierre Gabriel Buffardin'in İstanbul'da bir araya geldiklerini anlıyoruz.
Her ne kadar elimizdeki kaynaklar Buffardin'in tam olarak ne için İstanbul'a geldiğini bildirmese de, bir süre Johann Jacob Bach'a burada ders verdiği düşünülecek olursa, sarayda ya da elçiliklerde konser vermek üzere davet edilmiş olması olasıdır. Sonuçta Avrupa'nın en ünlü flüt virtüözünün diğer Avrupa sanat dallarını da yakından takip eden bir padişahın saltanatı sırasında, ününün duyularak getirilmiş olması garipsenmemeli. Bu iki ismin bir araya gelebilmesi tesadüfî olaylara bağlı gibi görünse de birbirlerinden haberdar olup ders organize edebilmeleri de ilgi çekicidir. Bu durum, Osmanlı'daki Alman ve Fransız elçilerinin vasıtasıyla olabileceği gibi, Osmanlı sarayının her iki müzisyenin kendi topraklarında bulunduğu konusunda bilgi sahibi olması ve bu iki ismi buluşturması da ihtimal dâhilindedir.
Mektupta da bildirildiği gibi Bach ailesinin Buffardin ile ilişkisi İstanbul sınırları içinde kalmaz. Johann Sebastian Bach'la Leipzig'de bir araya gelen Buffardin, Johann Sebastian'ın kendisinin icra etmesi için bestelediği BWV 1067, Si minör Orkestral Süiti'nin doğmasına da vesile olmuştur.
Osmanlı topraklarında Batı sanatları icra ve üretiminin ilk kıvılcımları arasında gerçekleşen bu tarihi buluşmanın Türk müzik tarihine gerek çalgı gerekse icra boyutunda katkıları olduğu muhakkaktır. Batı müziği tarihine damgasını vurmuş Avrupalı müzisyenlerin 19. yüzyıldan çok daha önceleri geçtiği bir 'Avrupa Kültür Başkenti'dir İstanbul.
Kaynak
Evren Kutlay Baydar: 'Bach ve Buffardin'in İstanbul Buluşmasına Türk Müzik Tarihi Bağlamında Bakış', Zeitschrift für die Welt der Türken, Vol. 2, No. 2 (2010)
Dr. Evren Kutlay Baydar
ekutlay@ku.edu.tr