CD-DVD

Salome

10.12.2011


Paylaş:


Rejide David McVicar'ın imzasını taşıyan bu Salome yapımı, seçilen konsept, dekor-kostümdeki renk ve gereçler ve toplamdaki sahnesel albenisi ile, eserin son yıllarda DVD olarak piyasaya sürülmüş örnekleri arasında bir adım öne çıkıyor. 1990 sonrasında İngiltere'deki yapımlarıyla ses getiren David McVicar bu çalışmada, Hıristiyanlığın yayılmakta olduğu dönemde geçen ve havariler tarafından Yeni Ahit'te iki kez kaleme alınan ve 19. yüzyıl sonunda Oscar Wilde tarafından oyunlaştırılan öyküyü 1940'ların faşist Avrupa dekoruna taşımış. Bu değişikliğe esin kaynağı, İtalyan yönetmen Pier Paolo Pasolini'nin 1975'te Sade'dan uyarlayarak çektiği ve sinema eleştirmenleri ve izleyiciler tarafından dünya sinema tarihinin en çarpıcı filmlerinden biri kabul edilen, Salò: Sodom'un 120 günü adlı filmi. Salò, Mussolini döneminde esirler ya da mazlumlarla bir eve kapanarak sadist orjiler gerçekleştiren bir iktidar grubu üzerinden, faşizmin ulaşabileceği son noktayı gözler önüne seren, büyük tartışmalara neden olmuş bir film. Akıl almaz işkenceler, şiddete bürünmüş cinsel oyunlar, tiksinti uyandırıcı (dışkı ziyafeti vb) insanlık dışı ögelerle dolup taşıyor.      

McVicar, filmin zulüm ve duyarsızlıkla iç içe geçmiş o irkiltici atmosferini ve soğuk renklerini, Salome'nin baştan çıkartma ve günaha dayanan irkiltici öyküsüyle bağlantılandırarak metinlerarası referanslar yaratıyor. Perde ilk açıldığında mermer benzeri duvar ve yerler, ölümcüllük içeren bir temizlik duygusu veriyor. Adeta işkence merkezlerinin ya da toplama kamplarının buzhane odalarını, tüylerimiz ürpererek hatırlıyoruz. McVicar'ın pek çok buluşu var; hepsine değinmeyeyim. Perdenin, yekpare olarak sağdan ve ilk repliğin bitmesinden çok daha düşük hızda, yavaş yavaş açılması, öykünün içindeki tüm ters-giden unsurlarla güzel bütünleniyor. Oscar Wilde'ın Salome'sinin anlatıcısının "hain sunuculuğunu" hemen hissediyorsunuz. Hiç bilmeyeceğimiz türden, tepeden bakışlı ve küstahlıklarla dolu, beklentilerin dışında, her bakımdan aykırı bir oyunla karşı karşıya olduğunuzu haber veriyor. Herod, Herodias ve etrafındakilerin, bu salona, sahnenin tepesinde kurulmuş kattaki ziyafetten inerek gelmeleri, üst-alt, ezme-ezilme, sahip-köle gibi anlam eksenlerini güzel açımlıyor. Celladın nü bir erkek figürü olarak seçilmesi bir başka ilginç ayrıntı. Cellat Yahya'yı öldürmek için zindana inmeden önce tamamen soyunuyor. Biraz sonraki karede kana bulanmış nü figürünü, elinde kesik baş ile görüyoruz. Daha sonra eser bitimine kadar çıplak kalıyor. Yapıtın sonunda, Herod'un Salome'nin öldürülmesi emrini vermesiyle birlikte, Salome'yi adeta ona tecavüz ederek öldürüyor.      

McVicar böylelikle, cinsel birleşme ile yok etme arasındaki bağları bir başka sahnede daha perçinlemek istemiş. Ancak, çıplaklık ögesinin sansasyon yaratmak gibi bir düşünce içerip içermediği de kuşkulu kalıyor. Böylesi bir yapımda, yönetmenin pekâla 'Yedi Tül Dansı' gibi opera tarihinin en cinsellik yüklü sahnelerinden birinde, çok daha sivri bir dişil erotizm ortaya koyabileceğini hayal ediyorsunuz. Nadja Michael fiziksel performansı yüksek bir Salome, ancak eser boyunca maalesef tam anlamıyla dört dörtlük bir tona sahip değil. Yüksek enerjili bir oyunculukla yine de tiyatroyu götürdüğü düşünülebilir. Diğer şarkıcılar Moser-Schuster-Kaiser-Volle'nin performansları için çarpıcı denemez. Ama kastın geneli ortanın üstünde ve iyi bir müzisyenlik ortaya koyuyor. Jordan yönetimindeki Kraliyet Opera Orkestrasının güzel icrası, kaydın diğer göze çarpan hoşluğu. 

Ufuk Çakmak


R. STRAUSS  
Salome  
Nadja Michael (Salome), Thomas Moser (Herod), Michaela Schuster (Herodias), Joseph Kaiser (Narraboth), Michael Volle (Jokanaan)  
Londra Kraliyet Opera Orkestrası ve Korosu  
Şef: Philippe Jordan. Reji: David McVicar  
Opus Arte (Bluray, 2008) 

BENZER HABERLER


    Akçaağaç Sok. Görhan Apt. No: 1/1A Acıbadem Üsküdar / İSTANBUL | T: 0532 343 9328 | F: 0216 326 39 20