NOTACİNİ AYIN GENÇ MÜZİSYENİNİ SUNAR

Simge Büyükedes

11.01.2012


Paylaş:

 
Simge'nin sesinde Leyla Gencer yaşıyor
 
Soprano Simge Büyükedes, 2006 yılında finale kaldığı Leyla Gencer Şan Yarışması'nın ardından gittiği İtalya'da Gencer'in La Scala'daki akademisinde ileri şan eğitimi gördü. Hocası soprano Ece İdil'den aldığı sağlam temelin üzerine, çalışkanlığı, azmi ve tutkusuyla çelik gibi bir yapı inşa etti. Geçtiğimiz günlerde İstanbul'a gelen Büyükedes ile hocasının evinde buluşup geçmişten ve günümüzden sohbet ettik.   
 
Yıl 2000. Müzisyen bir babayla ev hanımı bir annenin kızı olan genç kız giriş sınavına girdiği Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı kapısından geri çevrilir. Gerekçe: Bu kızın kulağı yok! Bir yıl sonra, aynı azimle ikinci kez jürinin karşısına geçip bu kez istediğini elde eden genç kıza şan hocası henüz ikinci derste şu cümleyi sarf edecektir: "Kızım sen ileride çok büyük bir opera şarkıcısı olacaksın."  
 
1981 doğumlu soprano Simge Büyükedes'i bu tarihten 11 yıl sonra, geçtiğimiz Cuma günü, daha yolun başında kendisinde büyük bir gelecek görmüş hocası Ece İdil'in evinde dinlediğimde şaşırıp kalıyorum. Yıllar olmuş Simge'nin sesiyle karşılaşmayalı. Onu en son, mansiyon aldığı 2004 Siemens Opera Yarışması'nda ve finale kaldığı 2006 Leyla Gencer Şan Yarışması'nda dinlediğimi hatırlıyorum. Koyu renkli, içe işleyen ses rengiyle o zaman da "Ben farklıyım" diyordu Simge ama sesi bu beş yıl içinde ne kadar müthiş bir derinlik kazanıp genişlemiş, anlatımı ne kadar etkileyici hale gelmiş, inanılır gibi değil doğrusu. Hocası soprano Ece İdil'in deyişiyle, sesi müziğin ta kendisine dönüşmüş adeta… Ece Hoca da Simge'nin kapısına ilk geldiği günü sanki bugünmüş gibi hatırlıyor. "İkinci başvurusunda da aynı aryaları hazırladığını görünce ne yalan söyleyeyim pek ilgilenmemiştim Simge'yle, tembel gözükmüştü gözüme. Ama hikâyesini öğrenip, sesindeki cevhere ve sergilediği azme de şahit olunca ikinci dersin sonunda, bugüne kadar kimse için ağzımdan çıkmayan o büyük lafı edebilmiştim."  
 
Simge'nin azmi ve kararlılığı hocasının dilinden hiç düşmüyor. "Yaşadıkları Şirinevler'den Mimar Sinan'a iki saatte gelirdi. Bir o kadar saati de dönüş yolunda harcardı. O zaman metrobüs de yok. Ben evime varıp da bir şey sormak için Simge'leri aradığımda ‘Henüz eve gelmedi' yanıtını aldığım çok olmuştur." Şimdilerde lirik spinto rollerini birbiri ardına söylemeye hazırlanan Simge'nin eğitimine mezzo olarak başladığını da öğreniyorum. "Bana geldiğinde sesini kendine göre bir yerlere yerleştirmişti Simge. Mezzo repertuvarıyla işe başladık, daha sonra sesini çok dikkatlice yukarı doğru çektim." 
 
Aynı zamanda maharetli de bir aşçı olan Ece Hoca'nın meşhur kabaklı böreğini de hakladıktan sonra geçiyoruz Boğaz manzaralı evin kaptan köşküne benzeyen salonuna. Kanepeye oturup Simge'nin Pisa'da verdiği Tosca temsilinin amatör video kaydını izliyoruz hep birlikte, adeta hipnotize olmuş gibi. Bu yaşta Floria Tosca gibi çetin ceviz bir partiyi söylemek öyle her babayiğit sopranonun harcı değildir ama Simge sahnede sanki yıllardır Tosca söylüyormuşçasına rahat. İfadesi kusursuz. Rolünü yaşıyor adeta; çok yetenekli bir dramatist olduğunu da böylece anlıyorum. Tiz do'lar zorlanmadan, fişek gibi, cömertçe savruluyor. Derken o güzelim koyu tonlarıyla pes perdeleri keşfe çıkıyor. Durun bir dakika… Bu seste çok tanıdık bir tını var. Tabii ya… Leyla Gencer'in yaşadığını hissediyorum Simge Büyükedes'in sesinde. Bu vokal ataklar demek ki o yüzden çok tanıdık geldi bana. Ece İdil'e dönüp bakıyorum, ona da onaylatmak istercesine. "Evet" diyor, "Simge'nin sesinde Gencer'in tını rengi var." Leyla Gencer yaşamaya devam ediyor Simge Büyükedes'in sesinde ve üslubunda. 2008 yılında kaybettiğimiz La Diva Turca'nın son beş ayına yetişir Simge, kardeşi gibi gördüğü mezzosoprano Asude Karayavuz ile. İki genç, Leyla Gencer Yarışması'nda finale kalınca, Gencer'in ilerlemiş yaşına rağmen ders vermeye devam ettiği Milano'daki La Scala Akademisi'nde iki yıllığına master sınıfına davet edilir. Gencer'in, yaşamının son aylarında dizinin dibinden ayırmadığı Simge için bu ayların kariyerindeki belirleyici rolü büyük olur. 
 
Simge'nin sesinde Gencer'in tını rengi, boynunda da ölümsüz divamızın eşarbı sarılı. Sıra fotoğraf çektirmeye geldiğinde omuzlarından aşağı sarkıttığı eşarbın da hikâyesini anlatıyor Simge. "Leyla Gencer'in vefatından sonra kişisel eşyalarını Akademiye getirip bir masaya dizdiler. En yakınında bulunmuş öğrencilerini çağırıp bize istediğimiz eşyayı alıp götürme izni verdiler. Ben de bu eşarbı seçtim"  
 
Uykudaki Wagner sopranosu 
 
Simge'nin mansiyon aldığı 2004 Siemens Opera Yarışması'nda anahatlarıyla öğrenip çok etkilendiğim hikâyesini yıllar sonra hocası Ece İdil'in, Tarabya korusunun kalbindeki, şahin yuvasını andıran muhteşem evinde kendi ağzından dinlemek bana bir başka mutluluk yaşattı. Coşkulu, mütevazı ama bir o kadar da kendinden emin ve kararlı üslubuyla, Anadolu Meslek Lisesi'nde bilgisayar programcılığı okuduğu yıllardan, Hürriyet gazetesinde bilgisayar stajı yaptığı döneme ve nihayet konservatuvarın giriş kapısına geldiği yılları anlatıyor Simge. "Müzikle dolu bir evde büyüdüm. Babam, şarkıcı Zeki Büyükedes, grubu Albatros ile birlikte yıllardır Sarıyer Orduevi'nde sahneye çıkar. Mutlak kulağı vardır. Annemin de kulağı çok iyidir ama dedem çalkantılı yıllar olduğu için kızına müzik okutmayı tercih etmemiş. Evde, dostlar arasında Türk sanat müziği dâhil istisnasız her türde söylerken elimden tutup beni konservatuvara götüren, ilk yıl beni almadıklarında hocaların karşısına çıkıp hesap soran hep babam olmuştur." Simge'nin arabesk dâhil her tür müzik hakkında bilgisi vardır ama operayla o güne dek hiç tanışmamıştır. "Bana sınavda ‘bildiğin bir opera var mı' diye sorduklarında, ne diyeceğimi bilememiştim. Nihayet hocaların da yardımıyla bir tek Carmen'in adını duyduğum ortaya çıkmıştı!" 
 
Simge zirveye doğru emin adımlarla tırmanışını geçtiğimiz günlerde Viyana'da düzenlenen Belvedere Yarışması'nda 3,000 kişi arasında üçüncü olmayı başararak taçlandırdı. Yarışma sonunda bir jüri üyesi, daha görkemli bir arya vermiş olsalardı birinciliğinin kaçınılmaz olduğunu sanatçımıza itiraf ediverdi! Simge'nin sesinde aynı zamanda bir "Wagner sopranosu" yattığını ama şimdilik uykuda olduğunu da eklemeliyim. Yine de Tannhäuser'den Elisabeth'in aryası "Dich teure halle"yi söyleyip bu alandaki potansiyelini müjdelemeyi ihmal etmedi. Bu azim ve çalışkanlığını sürdürür, hırsa kapılmaz, şansı da yaver giderse Simge Büyükedes'in zirveye doğru çıktığı bu büyük yolculuğu dünyanın en büyük opera sahnelerinde solist sanatçı olarak söylemeye vardıracağına olan inancım tam.   
 
Serhan Bali
Yazara e-posta göndermek için lütfen tıklayınız


Akçaağaç Sok. Görhan Apt. No: 1/1A Acıbadem Üsküdar / İSTANBUL | T: 0532 343 9328 | F: 0216 326 39 20