Konser-Opera

Romantizm doruğun da ötesinde

25.03.2015


Paylaş:

24 Mart 2015’te saatler 19:30’u gösterdiğinde İstanbullu sanatseverler Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da toplanmışlardı. Salonda tek kişilik boş yer dahi kalmamıştı ki öyle olmasa şaşırırdık zaten. Zira ülkemizin gururu, uluslararası platformda her geçen gün daha da adından söz ettiren ve çok büyük salonlarda kendisi gibi çok büyük sanatçılarla çalışan dünyaca ünlü piyanistimiz Gülru Ensari, alanında kendisini çoktan ispatlamış ve dünyadaki sayılı viyolonsel sanatçılarından biri olan Gautier Capuçon ile birlikte sahnede dinleyiciyle buluşacaktı.

Schumann’ın Op.73 Fantasiestücke eseriyle başlayan program, Brahms’ın Op.38 Viyolonsel Sonatı ile devam edip Franck’ın M.8 Viyolonsel ve Piyano Sonatı ile sona erdi.

Konserlerde her zaman için gözlerim kapalı müziği dinlerim, müziği hissetmeye, yankılanan sesler arasında gizlenen güzelliğe erişmeye çalışırım. Fakat ikili sahnede öylesine güzel ve uyumluydu ki, gözlerimi değil kapatmak, bir an olsun kırpmamaya bilhassa özen gösterdim.

Eserlerin nasıl çalındığı üzerine söyleyecek tek kelime dahi bulamadığımı belirtmek isterim, bu konser asla unutamayacağım konserler arasında bir numarada yerini çoktan aldı bile. Schumann’da Schumann’ın ta kendisini hissettim; ikili öylesine uyumlu bir performans sergiledi ki, sanki Schumann’ın kendisi eserini bize anlattı. Nezaketine, ifadesine, canlılığına, hareketliliğine ve yeri geldiğindeyse bütün hızlılığına ve tutkusuna tanık olduk. Schumann müziğinin derinliğinde kaybolmuşken hemen ardından ikilinin bizlere sunduğu Brahms’ın Op.38 Viyolonsel Sonatı’nın mi minöründe hüznü, karamsarlığı, içe dönüklüğü ve ağırlığı yaşadık, tutkuyu hissettik. Brahms sonrasında Cesar Franck’ın La Majör Viyolonsel ve Piyano Sonatı’nı dinledik. Aslında keman ve piyano için bestelenmiş eser, günümüzde flüt-piyano ya da viyolonsel-piyano olarak da çalınıyor. Armonik dilin, tematik döngüselliğin Viyana klasik müzik geleneğiyle kusursuz derecede harmanlanmış olan eserin, o kusursuzlukta icra edildiğini ve son notanın vuruşu henüz bitmemişken salonda ‘Bravo!’ların ve alkışların yankılandığını söylemek isterim.

Programın yapısına baktığımızda Romantik Dönem’in unutulmaz bestecilerinin unutulmaz eserlerinden oluştuğunu görebiliriz. Eserlere baktığımızda teknik ve armonik olarak çok yüksek zorluklar içerdiğini söyleyebiliriz. Oda müziği yapabilmek için eseri armonik olarak çok iyi derecede analiz edebilmek ve hangi enstrümanın nerede daha önde olmasını belirleyebilmek gerekir. Bu konser için “Asla unutamayacağım bir konser.” dememin sebebi de aslında budur. İki sanatçı zaten kendilerini alanlarında kanıtlamış ve kariyerlerinde başarıdan başka bir unsur bulundurmayan değerli insanlar, fakat ikili olarak öylesine profesyonel bir çalışma ve yüksek bir özveri göstermişlerdi ki, ortaya çıkan sonucun kusursuzun ta kendisi olması kaçınılmaz olurdu.

Umut ediyorum ki gelecekte iki büyük sanatçıdan daha nice eserler dinleme şansı bulacağız. “Romantizm Dorukta” başlığı taşıyan konserde, romantizm doruğun da ötesine geçti.

Utku Geçgel

BENZER HABERLER


    Akçaağaç Sok. Görhan Apt. No: 1/1A Acıbadem Üsküdar / İSTANBUL | T: 0532 343 9328 | F: 0216 326 39 20