ANDANTE (Sayı 112)

Sayı: 112

Yayın Tarihi: 02.02.2016

Fiyat: 10 TL


Genç viyolonselci Çağ Erçağ müzik dünyamızın son yıllarda kazandığı en büyük yeteneklerden biri. Müzik dünyamızın diyorum, dikkat edilirse, klasik müzik dünyamızın deyip de kapsamı daraltma yoluna gitmiyorum. Böyle yapmamın nedeni ise, Çağ Erçağ’ı kategorize edip de onun, sınırları aşan rengarenk sanatını daraltmamak. İnanıyorum ki babası ona küçüklüğünde Deutsche Grammophon kasetleri dinletmemiş, Çağ Erçağ da böylece yolunu daha en baştan klasik müzikten yana çizmemiş olsaydı şu an belki de kendisini viyolonsel değil daha farklı bir sazda, bugünkünden çok daha geniş bir üne, bilinirliğe sahip bir virtüöz olarak tanıyacaktık.
 
Çağ Erçağ’ın klasik müzikten yana olan tercihi, Türkiye gibi küçük bir klasik müzik camiasına sahip bir ülkede onu hak ettiği geniş ünden etmiş gibi gözüküyor olabilir ama yine inanıyorum ki o, sahip olduğu büyük yetenek sayesinde, günbegün, ülkemizin henüz klasik müzik değmemiş coğrafyalarına, hanelerine kadar girip hem bu müziğin daha geniş kitlelerce sahiplenilmesini sağlayacak hem de klasik müziğe o çok ihtiyaç duyduğu taze soluğu üfleyecek. Evet, görüleceği üzere beklentim büyük Çağ Erçağ’dan çünkü onda ülkemizin zengin ama dağınık ve birbirinden maalesef kopuk müzik dünyalarını bir araya getirebilecek farklı bir enerji görüyorum. Köprü işlevi görebilecek bir sanatçı Çağ Erçağ. Fazıl Say ve Cihat Aşkın da bu türden sanatçılar ama son tahlilde onlar için klasik müzik sanatçısı etiketi daha rahat kullanılabilecekken Çağ Erçağ’ı salt klasik müzik sanatçısı diye adlandırdığı anda insan eksik bir iş yaptığının bilincine varıyor. Çünkü o klasik müzik alanında olduğu kadar diğer müzik türlerinde de iş yapmayı seven bir müzisyen. Bizler onu Borusan Quartet’te, Çellistanbul’da üstlendiği görevlerle tanıyor, seviyoruz; pop müzik severler ise Teoman başta olmak üzere tanınmış şarkıcılarla yaptığı işbirliğinden dolayı aşinalar onun sanatına, yüzüne.
 
Çağ Erçağ’ın -yazarımız Efdal Altun’un yerinde benzetmesiyle- nam-ı diğer Müzik Kutusu’nun piyasaya önümüzdeki günlerde çıkacak ilk albümü olan Aydınlık Evler’de bugüne kadar aşina olduğu, hayatından geçen tüm müzikleri harman etmesi de, buraya kadar yazdıklarımı okuyanlara şaşırtıcı gelmeyecektir. Sanatçımızın çocukluğunun geçtiği Ankara’nın Aydınlıkevler semtinden ismini alan bu ilk albümü merakla bekliyoruz. Erçağ’a yükleyiverdiğim diğer misyon da bu ülkede yaşayan klasik müzik severler bakımından çok büyük önem taşıyor. Bu toprakların sahip olduğu engin müzik birikiminin kodlarına sahip bir sanatçı olarak görüyorum onu. Cihat Aşkın için henüz birinci sayımızda kullandığımız ve Aşkın için zamanla bir slogan haline dönüşen Bu Toprağın Kemancısı ifadesini Çağ Erçağ için, Bu Toprağın Viyolonselcisi biçiminde kullanabiliriz diye düşünüyorum. Arkadaşımız Sanat Deliorman’ın sanatçımızla yaptığı söyleşiyi zevkle okuyacağınızı tahmin ediyorum. Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...

Serhan Bali
Andante Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

Akçaağaç Sok. Görhan Apt. No: 1/1A Acıbadem Üsküdar / İSTANBUL | T: 0532 343 9328 | F: 0216 326 39 20