03.03.2020
5 Mart Perşembe akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda, Barok ve Klasik dönem müziğine tarihi bilgi, teknik ve döneme özgü enstrümanlarla hayat veren Academy of Ancient Music’in vereceği konserin solisti olarak İstanbullu sanatseverlerle buluşacak olan, son yılların yıldız seslerinden Chen Reiss’le söyleştik.
Daha önce 2016 yılında yeni yıl konseri için İstanbul’daydınız ve 2017 yılında yine İstanbul’da Türk diva Leyla Gencer’e ithaf edilen Rosenkavalier’in konser versiyonunda Sophie rolünü seslendirdiniz. Türkiye ve Türk izleyicisi hakkındaki izlenimleriniz nasıldı?
İstanbul benim en sevdiğim şehirlerden biri; çok güzel ve ilginç. Yemeklerini çok seviyorum, bana büyükannemin yemeklerini anımsatıyor. Ayrıca turistik yerleri ve Kapalıçarşı’yı gezmekten çok hoşlandım. İstanbul izleyicisi çok sıcak ve coşkuluydu.
Türk izleyicisiyle tekrar 5 Mart akşamı bir Beethoven repertuvarıyla buluşacaksınız. Bildiğimiz kadarıyla Beethoven’ın eserleriyle ilgili CD’niz yakında yayınlanacak. Albümün hazırlık ve kayıt süreçlerinden bahsedebilir misiniz?
CD hazırlama yolculuğum yaklaşık iki yıl önce kapsamlı bir araştırmayla başladı. Beethoven’ın nadiren icra edilen, henüz Bonn’da yaşadığı zamanlarda bestelediği mükemmel erken dönem eserlerini keşfettim. Bu eserler ses için ilk besteleme teşebbüsleri olmasına rağmen, bestecinin ayırt edici dramatik dili çok belirgin. Eserler virtüozluk gerektiren, sessel ve dramatik açıdan iddialı ve yenilikçi besteler.
Piyano çalışmalarına beş, bale çalışmalarına yedi ve şan derslerine 14 yaşınızda başladınız. Yeteneklerinizi keşfeden ve size eğitiminiz ve kariyerinizde en çok destekleyen kim oldu? Ailenizde sanatsal yaşamı tercih eden başka bireyler de var mı?
Annem bir opera sanatçısı, bu nedenle klasik müzikle büyüdüm ve doğal olarak benim üzerimdeki büyük etkisi oldu. 19 yaşındayken Tel Aviv’de Zubin Mehta için bir seçmede şarkı söyledim. Birkaç yıl sonra yine onun için New York’ta bir seçme için şarkı söyledim ve bana önerdiği üzere Almanya’ya taşındım. Münih’teki Bavyera Devlet Opera’sına katıldım. O zamandan bu yana Mehta’nın yönetiminde Almanya, İtalya, Japonya, ABD ve İsrail’de birçok performansta şarkı söyledim. Diğer önemli bir bağlantım da Dominique Meyer’in yönetimi altında yeni prodüksiyonlarda birçok yeni rolü söylediğim Viyana Devlet Operası’ydı.
Bir opera ve konser sanatçısı olmanın yanı sıra ustalık sınıfları da yönetiyorsunuz. Öğretmek hakkında neler hissediyorsunuz? Dünya çapında tanınan, ödüller kazanmış ve ünlü şeflerle önemli platformlarda şarkı söylemiş bir opera sanatçısı olarak genç şarkıcılara neler önerirsiniz?
Öğretmeyi seviyorum. Bilgimizi ve deneyimimizi genç şarkıcılarla paylaşmanın ve bunun duyarlı ve destekleyici bir şekilde yapılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Başkasını eleştirmek her zaman kişinin o şeyi bizzat yapmasından çok daha kolaydır. Benim tavsiyem, sanatçı adayının yavaşlaması, sesini keşfetmek için kendine zaman ayırması ve kendisini sanatsal ve sessel anlamda geliştirmesi yönünde olacaktır. Her şeyin çok hızlı gerçekleştiği bir dünyada yaşıyoruz, ancak sesin gelişmesi için zamana ihtiyacı var, bu yüzden acele etmemeli. Erkenden çok fazla şarkı söylenilmemeli. Kişi güçlü taraflarını keşfetmeli, sınırlarını bilmeli ve özgün olmalı, başkalarını taklit etmeye çalışmamalı.
2006 yapımı Parfüm: Bir Katilin Hikayesi’nin film müziğindeki kaydınızla klasik müzikle aşinalığı olmayan birçok dinleyiciyi de çok etkilediniz. Bu nasıl bir deneyimdi? Benzer çalışmalara açık mısınız?
Bu harika bir deneyimdi, filmin yönetmeni ve aynı zamanda bestecilerden biri olan Tom Tykwer’le çalışmayı sevdim. Berlin Filarmoni eşliğinde şarkı söylemek inanılmaz bir deneyimdi. Yine bir film müziği için şarkı söylemeyi isterim ve umarım bu fırsat yakın zamanda karşıma çıkar.
Gilda (Rigoletto), Liu (Turandot), Zdenka (Arabella), Sophie (Rosenkavalier), Morgana (Alcina), Adina (Aşk İksiri), Nannetta (Falstaff), Marie (Alayın Kızı), Rosina (Sevil Berberi), Pamina (Sihirli Flüt), Ilia (Idomeneo), Gretel (Hansel ve Gretel) ve Euridice (Orfeo ve Euridice) gibi sopranoların hayallerini süsleyen roller seslendirdiniz. En sevdiğiniz ve söylemeyi hayal ettiğiniz roller neler?
Konstanze (Saraydan Kız Kaçırma) ve Amina (Uyurgezer Kız) rollerine hazırlandım ancak bunları henüz sahnede seslendirmedim. Bu rolleri söyleme fırsatını dört gözle bekliyorum. Eylül ayında listeye yine dört gözle söylemeyi beklediğim yeni bir rolü eklemiş olacağım: Stravinski’nin The Rake’s Progress operasındaki Ann Trulove rolü. Ariodante’den Ginevra ve Turandot’tan Liu muhtemelen şu anda en sevdiğim roller.
Fotoğraf: Paul Marc Mitchell