07.04.2020
Kasım 2019'da ENKA Oditoryumu ve CSO sahnesine konuk olan, başta 1991 Mozart Yarışması’nda kazandığı “Büyük Ödül” olmak üzere, bugüne kadar pek çok prestijli ödüle layık görülen, Moskova Çaykovski Konservatuvarı’nın piyano profesörlerinden Andrey Pisarev’le söyleştik.
Bach, Mozart, Liszt, Chopin, Rachmaninov, Debussy, Prokofyev ve Şostavokiç gibi bestecilerin sıra dışı bir yorumcusu olarak biliniyorsunuz. Kariyerinizin başlangıcından itibaren repertuvarınızı nasıl seçtiniz?
En başından beri, her zaman gerçekten sevdiğim şeyi çalmak istedim. Örneğin Çaykovski’nin 1. Piyano Konçertosu gibi bir bestenin çok sık çalınması önemli değildir. Bugüne kadar pek çok harika eser bestelendi ve hayat hepsini çalmak için çok kısa. Ve ben gerçekten çok sayıda besteciyi seviyorum, aralarından seçim yapmam çok zor.
Programınıza bakıldığında neredeyse tüm dünyayı dolaştığınızı görüyoruz. Bu değişik mekânlar size farklı şekilde esin veriyor mu?
Aslında nerede çaldığımı pek umursamıyorum. Daha önemli olan şeyler salon, akustik ve piyano. Tabii ki salonun dolu olması ve seyircinin reaksiyonunun iyi olması mutluluk verici. Ama genelde ben müzikten zevk alıyorsam, insanlar da alıyor.
ENKA Oditoryumu’nda 19 Kasım’da bir Schubert resitali verdiniz ve 21-22 Kasım’da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’yla Çaykovski’nin 1. Piyano Konçertosu’nu seslendirdiniz. Türk dinleyicisi hakkındaki düşünceleriniz neler?
Bu benim bir piyanist olarak Türkiye’ye ilk gelişim olduğundan bu mekânları görmekten ve oralarda çalmaktan ötürü çok mutluyum. Umarım sizin duyarlı insanlarınız yaptıklarımdan hoşlanmıştır.
Bilindiği üzere, geçmişte Türk piyanist Gökhan Aybulus da sizinle çalıştı. Başka Türk öğrencileriniz de var mı?
Gökhan benim profesörümün öğrencisiydi, ben asistandım. Onun piyano çalma yeteneğini ve müzisyenliğini gerçekten takdir ediyorum. Türkiye’den bazı öğrenciler hâlen Moskova Konservatuvarı’nda eğitim görüyorlar. Zengin geleneklerimizi paylaşabiliyor olmamız çok güzel.
Solist kimliğinizin yanı sıra, Moskova Çaykovski Konservatuvarı Piyano Bölümü’nde profesörsünüz. Geleceğin piyanistlerine neler önerirsiniz?
Müzik yaparken en önemli unsur müziğin kendisini sevmektir, bu benim tüm müzisyenlere ilk öğütümdür.