01.09.2020
48. İstanbul Müzik Festivali bu yıl tüm dünyayı olumsuz etkileyen ‘Covid-19 salgını’ nedeniyle tarihinde ilk kez ‘dijital’ formatta düzenleniyor. Rahat koltuklarımıza kurularak izleyeceğimiz konserler hakkındaki değerlendirmelerimi okurlarımızla paylaşmak istedim.
Salgından dolayı tüm dünya geçtiğimiz Mart ayından itibaren gönüllü/zorunlu karantina altına alındığından beri, her alanda yaşandığı gibi, kültür-sanat endüstrisi de büyük bir sekteye uğradı. Ama kültür-sanat ve içinde de müzik alanı, normalleşmenin başladığı Haziran ayından itibaren yine de tam anlamıyla kendine gelebilmiş değil. Diğer sanat dalları bir yana, müzik alanındaki temel zorluk, kapalı veya açık mekânlara onlarca, yüzlerce, binlerce insan sıkıştırmanın şu ortamdaki olanaksızlığı.
Salgının kontrol altına alınabildiği ülkelerde sosyal mesafe kuralına riayet edilerek konserler, festivaller, daraltılmış formatlarda da olsa yapılmaya başlandı. Ama ülkemizdeki durum, içinde bulunduğumuz ay itibariyle hâlâ parlak gözükmediği için İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı doğru bir kararla bu yılki festivali ‘dijital’ ortama taşıma kararı aldı. Özel veya devlete bağlı performans kurumları bu yaz hiçbir surette konser veya festival düzenlemiyor değil elbette ama İstanbul Müzik Festivali’nin dinleyici kitlesi içinde 65 yaş üzeri kesimin genişliği, bu kesime getirilen kısıtlamalar ve 65 yaş altı müzikseverlerin de bir kısmının etkinliklere katılmaktan hâlâ kaçınması İKSV’nin bu kararı vermesine sebep oldu.
Festival bu doğrultuda profesyonel ekipler tarafından yapılan konser çekimlerini dinleyicilerine ulaştıracak. Festival takipçileri de bu yıla özgü olmak üzere, hazırlanan nitelikli konserleri, bulundukları ortamlarda, rahat koşullarda dinleme, izleme şansına kavuşacaklar. Dileyelim ki bu, yaşadığımız ilk ve son ‘dijital’ İstanbul Müzik Festivali olsun ve 1973 yılından beri istisnasız her yıl ‘yazın müjdecisi’ olarak hayatlarımızda yer verdiğimiz Türkiye’nin klasik müzik alanındaki bu öncü etkinliği 2021 yılından itibaren olması gerektiği gibi yani fiziksel şartlarda gerçekleştirilsin. Zira çağımızdaki teknik olanaklar ne kadar gelişmiş olursa olsun yine de ‘mekânın bir parçası olarak’ konser dinleme, izleme deneyiminin yerini başka hiçbir şeyin tutması mümkün değil.
Programın ayrıntılarına geçmeden önce bu yılki festivalde dikkati çeken birkaç noktanın altını çizmek isterim. Öncelikle festival programında Beethoven’in ayrıcalıklı bir yere sahip olmasında şaşırtıcı bir şey yok zira büyük besteci bu yıl her yerde Covid-19 izin verdiği ölçüde anılıyor. Gönlümüz, Beethoven gibi yüce bir bestecinin 250 gibi önemli bir yıldönümünde çok daha tantanalı biçimde anılmasını isterdi elbette. Programda dikkatimi çeken ikinci husus, festival programında Barok, Klasik ve erken Romantik dönemlerin eserlerinin ağırlıkla yer alması. Bunun nedeni, sahnede de sosyal mesafe kurallarına uymak zorunluluğundan dolayı, orkestralardaki müzisyen sayısının az tutulması. Bu da önümüze daha küçük topluluklar çıkması sonucunu doğuruyor. Bu zorunluluktan en kazançlı çıkanların Barok ve Klasik dönem tutkunları olduğunu söyleyebiliriz. Değinmek istediğim üçüncü husus da bu yıl BİFO’yu festivalde her zamankinden daha fazla dinleyecek olmamız. BİFO geçtiğimiz sezonun son üç ayındaki konserlerini salgın nedeniyle iptal etmek zorunda kalmıştı. BİFO takipçileri erken veda ettikleri orkestralarıyla bu sayede hasret gidermiş olacaklar.
Festival Tekfen Filarmoni ile açılıyor
48. Festival bu yıl 2-25 Haziran günleri arasında yapılacakken yukarda özetlediğim durumdan dolayı 18 Eylül-5 Ekim günleri arasına ertelendi. Festivalin açılış konserini Tekfen Filarmoni Orkestrası, şef Aziz Shokhakimov yönetiminde Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü, Güney Meydanda kısıtlı sayıda Lale Kart üyesinin katılımıyla verdi bile! Bu konseri 18 Eylül'de izleyeceğiz.
Hatırlarsanız Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası festivalin yıllardır sürdürdüğü 'Açılış Konseri Orkestrası' olma konumunu 2019 yılında Tekfen Filarmoni Orkestrası’na devretmişti. Yakınlarda Strasbourg Filarmoni Orkestrası’nın müzik ve sanat yönetmenliği görevine getirilen 32 yaşındaki Özbek şef Shokhakimov 2022 yılında 30. sanat yılını kutlayacak olan Tekfen Filarmoniyi ilk kez 2016 yılında düzenlenen 44. İstanbul Müzik Festivalinde yönettikten sonra 2017-18 sezonundan itibaren orkestranın sürekli şefliği ve sanat yönetmenliği görevini üstlendi.
Yaşamını ve lisans üstü çalışmalarını ABD’de sürdüren başarılı keman sanatçımız Emre Engin son olarak dergimizin düzenlediği Donizetti Ödüllerinde Yılın Genç Müzisyeni (30 Yaş Altı) kategorisinde seçici kurulumuz tarafından ödüle değer görüldü. Engin, festivalin 18 Eylül Cuma akşamı saat 8’de Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü, Güney Meydanda kayda alınan açılış konserinde, Aziz Shokhakimov yönetimindeki Tekfen Filarmoni Orkestrası eşliğinde Mozart’ın Türk lakaplı 5. Keman Konçertosunu solist olarak yorumladı. Beethoven’in tek bale müziği olan Prometheus’un Yarattıkları uvertürüyle açılacak olan konserin diğer eserleri, Prokofiev’in 1. Senfonisiyle Bartok’un Romen Halk Dansları.
Festivalin sevilen ‘müzik rotası’
Festivalin son dönemde başlattığı ve daha ilk yılında takipçilerinin ilgisiyle karşılaşan, sonraki yıllarda da merakla beklenen ‘Müzik Rotası’, İstanbul’un tarihi, kültürel ve dinsel mekânlarını konser salonuna dönüştüren güzel bir etkinlik. Dinleyicilerin rotasının ilk durağı Harbiye’deki St. Esprit Katedrali olacak. Bu toprakların çoksesli müzikle tanışmasında kilit öneme sahip kişiliklerin başında gelen Giuseppe Donizetti Paşanın 1856 yılından beri mahzeninde gömülü olduğu St. Esprit yani Kutsal Ruh, İstanbul’da yaşayan Latin Katolik cemaatinin kilisesidir.
Rotanın ikinci durağı olan Surp Hovhan Vosgeperan Ermeni Katolik Kilisesi, Taksim’deki Fransız Konsolosluğunun arkasında bulunan, 600 kişilik oldukça büyük bir kilisedir. 1863 yılında inşa edilen bugünkü yapının da festival sayesinde klasik müzik konserlerine kazandırılması yerinde bir karar. Rotanın üçüncü ve son durağı için festivalin dijital formatının da yardımıyla Viyana’ya uçulup bu şehirdeki Schubertkirche’ye konuk olunacak. Schubertkirche aslında kilisenin popüler ismi. Mabedin asıl ismi Lichtentaler Pfarrkirche. Schubert Kilisesi ismini alması, tahmin edilebileceği üzere, kilisenin Schubert’le ilintisinden kaynaklanıyor. Büyük Viyanalı besteci bu kilisede 1797 yılında vaftiz edilmiş ve daha sonra o ünlü missa’larından bazılarını burada söylenmesi için bestelemiş.
Bu üç mekândaki konserler 19 Eylül Cumartesi akşamı saat 8’den itibaren ardı ardına izlenebilecek. St. Esprit Katedralindeki ilk konserde flütte Cem Önertürk ve viyolonselde Gökhan Bağcı J. S. Bach’ın BWV 1034 Flüt Sonatından Andante ve Danzi’nin 1. Flüt-Viyolonsel İkilisinin yanı sıra Bozza’nın Contrastes ve Villa-Lobos’un The Jet Whistle adlı eserlerini seslendirecekler. Cem Önertürk, son dönemde çok başarılı işler yapan ve 8. Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’nde Yılın Oda Müziği Topluluğu ödülünü alan Anadolu Nefesli Beşlisinin flütçü üyesi. Gökhan Bağcı ise Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrasında da görev yapan çok başarılı ve çok yönlü bir viyolonselcimiz.
Surp Hovhan Vosgeperan Ermeni Katolik Kilisesi’nde verilecek ikinci konserde Zenith Ensemble izlenecek. Kemanda Can Özhan, kontrbasta Onur Özkaya ve gitarda Sinan Erşahin’den oluşan bu ilginç kurulumlu üçlü, Schubert’in aslında günümüzde unutulmuş arpeggione çalgısı için bestelediği Arpeggione Sonatından Allegro moderato bölümünün yanı sıra Paganini’nin keman, gitar ve kontrbas için Terzetto Concertante adlı eserini seslendirecek. Her zaman dinleme olanağı bulamayacağımız eserler bunlar ve yorumcuları da birinci sınıf.
Müzik Rotasındaki son durağımız olan Viyana’daki Schubert Kilisesinin konuğu ise Selini Quartet. Nadia Kalmykova (keman), Ljuba Kalmykova (keman), Loredana Apetrei (viyola) ve Loukia Loulaki (viyolonsel)’den oluşan Selini Dörtlüsünün konserinde seslendireceği eserler Borodin’in 2. Yaylı Çalgılar Dörtlüsünden ilk iki bölüm (Bu dörtlü özellikle Notturno başlıklı üçüncü bölümünden dolayı çok sevilir), Mozart’ın Av lakaplı 17. Yaylı Çalgılar Dörtlüsünden üçüncü ve dördüncü bölümler ve son olarak Schulhoff’un Yaylı Çalgılar Dörtlüsü için Beş Parçasından ikinci ve beşinci parçalar (Evet, ‘Schubert Kilisesi’ndeki programda maalesef Schubert eseri yok).
‘Hafta Sonu Klasikleri’nin ilkinde MİAM Perküsyon Topluluğunu görüyoruz. 20 Eylül Pazar sabahı saat 11’de izlenebilecek konserin mekânı Hıdiv Kasrı. Topluluk, Amy Salsgiver’ın direktörlüğünde İrem Dinçer, Mohamad Fadel, Yunus Belgin, Ayberk Garagon, Gökçe Göknel ve Utku Gürler’den oluşuyor. Günü ve saatinden dolayı Türk izleyicisinin alıştığı ‘Pazar Konseri’ konseptine uygun olan bu konserin programında caz, Latin ve dünya müziklerinden renkli bir seçkiye yer veriliyor. Konserin ardından ‘Kendin Yap Kendin Çal’ adıyla çocuklara yönelik olarak artık materyallerden çalgı yapım atölyesi düzenlenecek.
Bülent Evcil ve Merve Kocabeyler Şerefiye’de
Ülkemizin uluslararası üne de sahip, en iyi flütçülerinden Bülent Evcil, arpın ülkemizde ve dünyada yükselen yıldızı Merve Kocabeyler ile çıkacağı Şerefiye Sarnıcı sahnesinde 21 Eylül Pazartesi akşamı saat 8’de Festival Buluşması başlığı altında son derece renkli bir programla flüt ve arp gibi tarihin en kadim çalgılarından ikisinin tınılarından hoşlanan dinleyicilere seslenecek. Şerefiye Sarnıcı yıllarca ihmal edildikten sonra restore edilen ve çok yakınlarda klasik müzik konserlerine açılan büyülü bir mekân. İkilinin zengin programında şu eserler yer alıyor: Gluck-Kutsanmış Ruhların Dansı, Faure-Apres un reve, Ilbert-Entr’acte, Walter-Kühne-Çaykovski’nin Yevgeni Onegin operası temaları üzerine solo arp için fantezi, Briccialdi-Venedik Karnavalı, Debussy-Solo flüt için Syrinx, Ilbert-Solo flüt için eser, Ravel-Piece en forme de Habanera, Morlacchi-Il Pastore Svizzero.
Pek çok yerde görebileceğimiz ‘festival orkestrası’ konsepti İstanbul Müzik Festivalinde de uygulanıyor artık. Seçilen eserlerden, yaylılardan oluşan bir oda orkestrası olduğunu anladığımız Festival Orkestrası Cem Mansur yönetiminde 22 Eylül Salı akşamı saat 8’de Tophane-i Amire’de, Mansur’un bugüne kadar yönettiği konserlerden alışık olduğumuz bir repertuvarla dinleyici karşısına geçecek. Sibelius’un Andante Festivo ve Romans, Arvo Pärt’ın Fratres, Piazzolla’nın Melodia en la menor, Turina’nın La Oracion del Torero ve Puccini’nin Crisantemi konserde seslendirilecek küçük çaplı eserler.
23 Eylül Çarşamba günü “Philharmonix” Viyana/Berlin Müzik Kulübü adı altında verilecek konser için ikinci kez Avusturya’ya konuk olacağız. Bu ülkenin kuzey doğusundaki Aşağı Avusturya eyaletinde bulunan Burg Perchtoldsdorf adlı şatoda izleyeceğimiz Philharmonix ekibi 2 keman, 1 viyola, 1 viyolonsel, 1 kontrbas, 1 klarnet ve 1 piyanodan oluşuyor. Ekip akşam saat 8’de başlayacak konserinde The Vienna Berlin Music Club Vol. 1 ve Vol. 2 adlı albümlerinden bir seçkiye yer verecek.
Thomas Hampson Schubert ve Beethoven seslendirecek
İstanbul Müzik Festivali, Salzkammergut Klasik Festivali ve Linz’deki Brucknerhaus iş birliğiyle 24 Eylül Perşembe akşamı saat 8’de Linz’deki Brucknerhaus’da verilen bir konseri dinleyicilerine ulaştıracak. Konserin solistlerinden biri, dinleyicilerimizin de âşinası oldukları dünyaca ünlü bir isim: Bariton Thomas Hampson. Wiener Akademie adlı ünlü otantik yorum topluluğu, şefleri Martin Haselböck yönetiminde Hampson’a ve ayrıca kemancı Benjamin Schmid’e eşlik edecek. 250. doğum yıldönümünden hareketle Beethoven’e ithaf edilen konser Alman bestecinin Coriolan Uvertürü’yle başlayıp Prüfung des Küssens, WoO 89 ve Mit Mädeln sich vertragen, WoO 90 adlı az bilinen güzel şarkılarıyla devam edecek. Konserde daha sonra Hampson’un ustası olduğu Schubert’in en güzel şarkılarından dördü (Du bist die Ruh, Geheimes, Ständchen, Erlkönig) bariton ses ve orkestra için yapılmış düzenlemeleriyle seslendirilecek. Program, diğer solist Benjamin Schmid'in solistliğinde Beethoven’in ünlü Re majör Keman Konçertosuyla sona erecek.
25 Eylül Cuma akşamı saat 8’de Belçika’nın Stavelot kentinde bulunan, bugün üç ayrı müzeye ev sahipliği yapan Abbaye de Stavelot (Stavelot Manastırı)’da yapılacak ‘Oda Müziğinin Yıldızları’ başlıklı konserde Ensemble Kheops’u dinleyeceğiz. Yaşamını yıllardır Brüksel’de sürdüren başarılı piyanistimiz Muhiddin Dürrüoğlu kurduğu bu toplulukta viyolonselci eşi Marie Halynck ve ünlü klarnetçi Ronald van Spaendonck ile aynı sahneyi paylaşıyor. Program, Brahms’ın Klarnet, Viyolonsel ve Piyano için Op. 114 Üçlüsü, Dürrüoğlu’nun Viyolonsel ve Piyano için Emotions Fugitives III adlı eserinin Türkiye prömiyeri ve Beethoven’in Klarnet, Viyolonsel ve Piyano için Op. 38 Üçlü adlı eserlerinden oluşuyor.
Tekfen Filarmoni’den Anna Tifu’ya eşlik
Festivalin '2019-2022 Açılış Konseri Orkestrası' Tekfen Filarmoni, Aziz Shokhakimov yönetiminde, 26 Eylül Cumartesi akşamı saat 8’de Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki konserde tanınmış keman sanatçısı Anna Tifu’ya Fransız besteci Ernest Chausson’un çok sık seslendirilmeyen Poeme adlı nefis eserinde eşlik edecek. Tifu, 2007 yılında George Enescu Keman Yarışmasında birinci olmuş İtalyan asıllı iyi bir kemancı. Konserin senfonik eseri ise Brahms’ın 1. Senfonisi.
Pastorale Alla Turca adlı grup 27 Eylül Pazar akşamı saat 8’de İstanbul’un klasik müzik konserlerine açılan en yeni mekânlarından Tekfur Sarayında, Batılı ve Doğulu klasikleri seslendireceği bir konser verecek. Derya Türkan (kemençe), Yurdal Tokcan (ud), Aykut Köselerli (vurmalı sazlar), Serkan Mesut Halili (kanun), Kağan Yıldız (kontrbas) ve Semplice Quartet’ten oluşan kaliteli bir müzisyen topluluğu o akşam farklı gruplar halinde Beethoven (Yaylı Çalgılar Dörtlüsü Op. 18 No. 2), Dede Efendi (Ferahfeza Peşrev, Ferahfeza Mevlevi Ayini’nden bölümler) ve Sultan III. Selim (Pesendide Saz Semai)’in yanı sıra başarılı bestecimiz Turgay Erdener’in İstanbul Müzik Festivali tarafından sipariş edilen Pastoral Dokuzlu “alla turca” adlı eserinin dünya prömiyerini yapacak.
İstanbul Müzik Festivalinde bugüne kadar pek fazla izleyemediğimiz Ankara’nın iddialı senfonik topluluğu Bilkent Senfoni Orkestrası 28 Eylül Pazartesi akşamı saat 8’de ülkemizin en iyi piyanistlerinden Gökhan Aybulus ile birlikte Bilkent Üniversitesi’nin Odeon Açık Hava Tiyatrosu’nda, Rusya’da eğitim almış parlak şefimiz Dağhan Doğu yönetiminde Mozart’ın Beethoven tarafından da çok sevildiğini bildiğimiz 24. Piyano Konçertosuyla Beethoven’in ikonik 5. Senfonisinden oluşan cazip bir program sunacak. Yazarımız Aydın Büke ise 'Konsere doğru' saatinde dinleyicileri Beethoven üzerine bilgilendirecek.
Yarının Kadın Yıldızları: Genç Kadın Müzisyenler Destek Fonu başlıklı konser 29 Eylül Salı akşamı saat 8’de Süreyya Operası’nda, piyanist Ayşegül Sarıca’nın konuk sanatçılığıyla düzenlenecek. Konserde çalınacak eserler J. C. Bach (Flüt, Keman ve Viyolonsel için Üçlü Do Majör, W.YB 47), Mozart-düz. J. M. Guthrie (12 Düet, K. 487: No. 1, 2, 4, 6, 7, 8, 11, 12), J. Halvorsen/Handel (Keman-Viyolonsel için Pasakalya Sol minör), Fiala (Konçertant İkili Fa Majör), Schubert (Empromptüler No. 2, 3, 4).
Piyanonun şaşırtıcı yeteneği Víkingur Ólafsson
Şef Patrick Hahn yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, son dönemde ortalığı kasıp kavuran İzlandalı piyanist Víkingur Ólafsson ile birlikte sahneye çıkacağı bir konser verecek. 1984 doğumlu Ólafsson şaşırtıcı bir yetenek. Konserleriyle olduğu kadar hatta belki de daha fazla Deutsche Grammophon firmasından çıkardığı birbirinden başarılı kayıtlarıyla kendine büyük bir hayran kitlesi oluşturmuş durumda. 30 Eylül Çarşamba akşamı saat 8’de Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’ndaki konserin eserleri Mozart (Piyano Konçertosu No. 23) ve Schubert (Senfoni No. 5). Bu konser, festivalin başlamasından önce 19 Ağustos’ta halka açık olarak düzenlenmiş ve ‘dijital festival’de gösterilmek üzere kaydedilmişti.
1 Ekim Perşembe akşamı saat 8’de Borusan Müzik Evi’nde yani kendi evinde izlenebilecek Borusan Quartet’in programı da Beethoven’in bir eserini (Yaylı Çalgılar Dörtlüsü No. 5) içeriyor. Topluluk konserinde ayrıca Piazzolla’nın La Muerte del Angel, Celos, Jeanne y Paul, Escualo, Oblivion, Chant et Fugue adlı eserlerini seslendirecek.
Ertesi gün BİFO yeniden çıkacak sahneye ve bu kez Süreyya Operası’nın tanıdık ve sevilen ortamında orkestramız ‘Baroktan Klasiğe’ uzanan bir program sunacak. 2 Ekim Cuma akşamı saat 8’deki konserin şefi Antonio Pirolli. İKSV’nin düzenlediği son Leyla Gencer Şan Yarışmasında birinci olan mezzosoprano Ezgi Karakaya’nın Handel ve Haydn’ın eserlerinde solist olduğu konserin programı İtalyan, Alman ve biraz da Fransız barok dönem bestecilerinin sevilen eserlerinden oluşuyor. Lully (Kibarlık Budalası’ndan Türk Seremonisi için Marş), Handel (Serse operasından Ombra mai fu), Vivaldi (Yaylılar için Konçerto Alla Rustica), Haydn (Arianna a Naxos), Corelli (Konçerto Grosso Op. 6 No. 1), J. S. Bach (Orkestra Süiti No. 3’den Ezgi/Air), Torelli (Konçerto Grosso Op. 8 No. 6), J. S. Bach (Brandenburg Konçertosu No. 3)